| Ama aslında yaptıkları şey bugün teknoloji ile nelerin mümkün olduğunu gösteriyorlar. | TED | لكن في الواقع ما يقومون به هو أنهم يظهرون ما هو ممكن من التكنولوجيا اليوم. |
| yaptıkları şeyi kesinlikle iğrenç bulmayan kişiler, nasıl olduysa birdenbire "Aaaa" dediler. | TED | و بطريقة ما، الناس الذين إعتقدوا أن ما يقومون به ليس مقرفاً على الإطلاق فجأة غيروا هذا التفكير. |
| Tüm yaptıkları bunları birbirine karıştırmak. | TED | وكل ما يقومون به هو تحريك تلك البقع لا اكثر |
| Hani, tavşanlar üstünde falan deneyler yapıyorlar. Ve insanlar. | Open Subtitles | ما يقومون به أشبه باختبار المنتجات على الأرانب والناس |
| Çünkü yanlış iş yapıyorlar Helen. | Open Subtitles | لأن ما يقومون به كلام فارغ وفكرة غبية |
| Evrime bakabiliriz, beyinlerine bakabiliriz ve neler yaptıklarını izleyebiliriz. | TED | بإمكاننا النظر في التطور، بإمكاننا النظر لأدمغتهم وبإمكاننا مراقبة ما يقومون به. |
| Kumpanyalardan nefret ederim. yaptıkları işi çok önemli sanırlar! | Open Subtitles | أكره جنود المسرح، يعتقدون أن ما يقومون به مهم للغاية |
| Tek yaptıkları en ufak bir şey hakkında bile mızmızlanmak ve okuldaki herkes de aynen böyle. | Open Subtitles | جلّ ما يقومون به هو شكواهم حول أتفه الأشياء، و كذلك الجميع في المدرسة |
| Nora bu adamlar seyyar ilaç satıcıları. Tüm yaptıkları bu. | Open Subtitles | نورا , هؤلاء الاشخاص يَبِيعُون المخدرات هذا كل ما يقومون به |
| Balinalar laklakçıdır. Tek yaptıkları dedikodu ve söylentileri yaymaktır. | Open Subtitles | الحيتان سطحية التصرف كل ما يقومون به هو الثرثرة ونشر الشائعات |
| Keşke şu lanet Japonlar gelip savaşsalar, tek yaptıkları ormana kaçmak. | Open Subtitles | أتمنى أن يظهر أولئك اليابانيين الملاعين و يحاربوا كل ما يقومون به هو الركض في الغابة |
| Aynen burada yaptıkları gibi askerleri vatan hainlerine dönüştürüyorlar. | Open Subtitles | . حوّلوا الجنود إلى خونة هذا ما يقومون به هنا |
| yaptıkları işi bırakırlarsa, onları öldürmekten vazgeçeceğini söylemeye gitmiştim. | Open Subtitles | ذهبت لأخبارهم , أنكَ ستتوقف عن قتلهم إن توقفوا عن فعل ما يقومون به |
| Karakterleri ve yaptıkları arasında hiçbir ayrım yapamazsın. | Open Subtitles | لا يُمكنك أن تُفرق بين طبيعتهم و ما يقومون بهِ. |
| Sana bunları yaptıkları için onlara ne olacağı konusunda endişelenmeye başlıyorsun. | Open Subtitles | تبدأ بالقلق عن ما سيحصل لهم بسبب كل ما يقومون به تجاهك |
| Kasten şöyle yapıyorlar: Ayrıştırılamasın diye kokaini yağla karıştırıyorlar. | Open Subtitles | ما يقومون به هو خلط الكوكايين يالزيت |
| 74 nolu otoyolda hep çalışma yapıyorlar. | Open Subtitles | دائما ما يقومون بأعمال الاصلاح على الطريق السريع رقم74! |
| Çok basit, bakın ona ne yapıyorlar, penisi ortadan ikiye yarıyorlar... | Open Subtitles | هذا سهل، ما يقومون به هو أنّهم يقطعون العضو الذكريَّ في المنتصف... |
| Ve bu oyuncuya deniyor ki bu gücün şiddetini hatırlayın ve diğer parmağınızı kullanarak aynı gücü diğer oyuncunun parmağına bir güç nakledici aracılığıyla uygulayın -- ve yapıyorlar. | TED | قد تم الطلب من ذلك اللاعب، أن يتذكّر تجربة تلك القوة وأن يستخدم إصبعه الآخر لتطبيق نفس القوة على إصبع الشّخص الآخر من خلال ناقل القوة -- وذلك ما يقومون به. |
| - Yani ne yaptıklarını biliyorlardı. | Open Subtitles | إذاً من الواضح أنهم كانوا يعرفون ما يقومون به. |
| Açıkçası ne yaptıklarını anladığım zaman başta tuhaf gelmişti ama bir baktım hiç aklımdan çıkmıyor. | Open Subtitles | و بصراحة ، عندما اكتشفت ما يقومون بفعله اعتقدت بأن ما يفعلونه أمر غريب و لكن وجدت نفسي لا أزال أفكر به |