| Elinizeki en iyi stajyer benim. Ama siz beni kusmukla ve çıbanla harcıyorsunuz. | Open Subtitles | أنا أفضل متدربة لديكِ وأنت تهدرينني على القيء والدمامل |
| Sorun değil. Bir stajyer öğretmenden hoşlanamayacağınızı kim diyor ki? | Open Subtitles | حسنا ، من قال لك لايمكن ان تحب معلمة متدربة ؟ |
| Tamam, bir saniye. Kim demiş senin benim stajyerim olduğunu? | Open Subtitles | حسنا, انتظر قليلا من قال انك متدربة عندي؟ |
| Beyaz Saray bir gazetecinin mikrofonunu almaya çalışan stajyerle etkileşimini gösteren sahte, üstünde oynanmış bir video yayınladı. | TED | أصدر البيت الأبيض شريط فيديو مفبرك عن صحفي يتفاعل مع متدربة كانت تحاول التقاط الميكروفون من يده. |
| Ben tam eğitimli bir polis memuresiyim, seni yere yatırıp hemen kelepçelerim. | Open Subtitles | ،أنا شرطية متدربة على أعلى مستوي سأطرحك أرضاً وأقيدك في لمح البصر |
| Miriam Lass adındaki bir FBI stajyeri kaybolduğu dönemde bilinen tüm kurbanların tıbbi kayıtlarını inceliyordu. | Open Subtitles | متدربة في الأف بي آي إسمها ميريام لاس كانت تحقق في سجلات طبية خاصة بكل الضحايا المعروفين عندما إختفت. |
| Ama sen bir stajyersin yeteneklerine başka yerlerde ihtiyaç var ve o yatak bize lazım. | Open Subtitles | لكنكِ متدربة في قسم الجراحة، ومهاراتُكِ نحتاجها في مكان آخر، ونحن في حاجة لهذا السرير. |
| stajyer kızı becerdi ve bizi terk etti. | Open Subtitles | لقد ضاجع فتاة متدربة في العمل و خلفنا وراءه |
| stajyer olduğun için boktan işleri yapıyorsun. | Open Subtitles | أنت تحصلين على الأعمال الورقية لأنك متدربة. |
| Girişte bir stajyer bekletiyorum Arizona'yı görünce bana mesaj atacak. | Open Subtitles | جعلت متدربة تنتظر عند المدخل لتراسلني حال مشاهدتها. |
| Aslına bakarsanız çoktan ilave bir stajyer aldım bile. | Open Subtitles | في الواقع ، لقد عينت مسبقاً متدربة إضافية للمساعدة. |
| Babamın bürosunda stajyer avukattın. | Open Subtitles | كنت متدربة في القسم القانوني في مكتب والدي؟ |
| Hayır, o benim hukuk bürosundaki stajyerim. | Open Subtitles | لا، إنها متدربة في مكتب المحاماة الخاص بيّ ماذا؟ |
| Ama gerçekten harika bir stajyerim vardı, Michaela Kobsa-Mark adında bir kadın. | TED | وقد قمت بذلك، بصحبة متدربة رائعة جدًا، امرأة تدعى ميشيلا كوبسا-مارك. |
| Başkan genç bir stajyerle çıkıyor.. ve bu da Meg. | Open Subtitles | العمدة يواعد متدربة في سن المراهقة و هي ميج |
| Aynı zamanda eğitimli bir katil olan güzel Rus kız. | Open Subtitles | وحصلنا على فتاة روسية جميلة تعد أيضاً قاتلة متدربة |
| Tweetlerini yazan genç bir stajyeri olduğundan eminim. | Open Subtitles | انا متأكدة ايضاً أن لديها متدربة صغيرة تكتب تغريداتها |
| O zaman gazetede stajyersin. Değilim. | Open Subtitles | لا بد أنك متدربة في الصحيفة لا |
| Bu çırak olmayarak çıktığın ilk görev. | Open Subtitles | انها قضيتك الأولى، باعتبارك غير متدربة |
| Sire Records'da stajyerlik için başvurdum. | Open Subtitles | لقد قدمت لأكون كطالبة متدربة قبل أشهر قليلة |
| Daha öncesinde hala aday öğrenciydim. Bana yalan söyledin. | Open Subtitles | ،ولكن قبل هذا كنت لا أزال متدربة |
| Bir stajyere böyle bir şey yaptırmaya hakkı yoktu bence. | Open Subtitles | لا أظنه كان يجب أن يدع متدربة تقوم بذلك النوع من الأشياء. |
| Artık senin stajyerin değilim. Suçlu hissetmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | انا لست متدربة لديك بعد الان ليس عليك الشعور بالذنب |
| 10 ay önce kendisi yerel yönetimi önemseyen bir stajyerdi. | Open Subtitles | قبل عشرة أشهر كانت متدربة ، وليس لديها أي اهتمـام بالحكومة المحلية |
| Ben stajyerken haftada 80-saat çalışma gibi şeyler yoktu. | Open Subtitles | لم يفرض أحد 80 ساعة عمل في الأسبوع عندما كنت متدربة |
| 18 yaşındaki stajyeriyle yatarken yakalanmış. | Open Subtitles | تم الامساك به وهو يضاجع متدربة لديه ذات الـ18 عام |