| Hayatım boyunca kimseyi kasten dövmedim. | Open Subtitles | لم ألكم أحدا بطريقة متعمدة فى حياتى وأنا فخور بهذا |
| Merdivendeyken bana kasten mi çarptın? | Open Subtitles | هَلْ كنت متعمدة عندما لمْسُّتني على الدرج؟ |
| Cinayet silahını alıp, bilerek yaptığın yanlışlarla dolu bir not bıraktın. | Open Subtitles | أزلت سلاح الجريمة وتركت ملاحظة مزيفة مع أخطاء متعمدة |
| 'Bazen bilerek sürtük gibi davrandığını düşünüyorum. | Open Subtitles | بعض الاحيان اشعر انها تكون حقيرة متعمدة ذلك |
| Buna kasıtlı Yanlış adını verdiler: Bir sanatçının niyetinin yanlış yönlendireceğine inanmak. | TED | ووصفا هذا بأنه مغالطة متعمدة: إعطاء قيمة لنوايا الفنان كان شيئًا خاطئًا. |
| Göğüste öyle bir yarayı kasıtlı olarak açma ihtimalinden bahsettiğimi hatırlıyor musun? | Open Subtitles | اتذكر عندما اخبرتك ان عملية الطعن لم تكن متعمدة ؟ |
| Ki bu davranışlar ya o ilaçların kullanımından oluyor ya da daha kötüsü olarak adaleti kasti olarak engelleme girişiminde bulunuyor. | Open Subtitles | وهو السلوك الناتج عن تناول الادوية وما أسوأ من ذلك هو محاولة متعمدة لعرقلة القانون. |
| Önceden tasarlanmış, bu soğukkanlı cinayeti. | Open Subtitles | لقد تأمرا على ارتكاب جريمة قتل متعمدة مع سبق الإصرار والترصد |
| Evet, küresel konum belirleme sinyâllerinin kasten karıştırılmasına dair testler yürütüyorlar. | Open Subtitles | "أجل معامل "ستيرنويل اختبارات تشويش متعمدة على أجهزة الجي بي إس |
| kasten olsun olmasın, ne kadar dipte olduğumu öğrendin. | Open Subtitles | انا لم احاول ان اختبىء متعمدة سواء ان كنت انوى ام لا فأنت تعلم عن وضعى وطبقتى المتدنية المنخفضة |
| kasten yalan söylemiş. Her şeyi önceden görmüş. | Open Subtitles | لقد كذبت متعمدة لقد خططت لكل شئ |
| kasten yalan söylemiş. Her şeyi önceden görmüş. | Open Subtitles | لقد كذبت متعمدة لقد خططت لكل شئ |
| - Bayan ajanın bunu senden kasten sakladığına eminsin yani? | Open Subtitles | "وهل أنت متأكد بأن السيدة "بدلة قامت بإخفائها عنك متعمدة ؟ . نعم |
| Şu anda para yığının bilerek itibarını zedelediğim bu röportajdan seni koruyor mu? | Open Subtitles | هل تحميك أكوام النقود من هذه المقابلة التي أقوم فيها متعمدة بتجريدك من كرامتك؟ |
| Geçen gün kazayla bilerek gömleğine sürtündüm. | Open Subtitles | لكنني متعمدة بالصدفة قمت بلمس قميصه قبل أيام قليلة |
| Hiç olmazsa ben iğrençleştiğimde, bilerek yapıyorum. | Open Subtitles | على الأقل عندما أكون مقرفة فذلك لأنني متعمدة. |
| Çocukları geri döndürmeyeceğini biliyorum ama bunun kasıtlı olmadığını bilmek bir derece rahatlık sağlayabilir. | Open Subtitles | أعلم أن هذا لن يعيدهم للحياة ولكن أعتقد أن علمهم بأنها لم تكن حالات متعمدة قد يعزي أنفسهم قليلاً |
| Ve sen de adamlarını kasıtlı olarak... | Open Subtitles | و لا يمكنك أن تظن بأي حال من الأحوال أنها محاولة متعمدة |
| - Bence kasıtlı yaptın. | Open Subtitles | لقد كان حادثاً, هذا كل ما في الأمر أظن بأنكِ كنتي متعمدة |
| Bu yayın yasağının kasti olarak ihlali ve savcılığın müvekkilime teklif ettiği anlaşmanın kasti bozulmasıdır. | Open Subtitles | إنه إنتهاك صارخ لأمر منع النشر ومحاولة متعمدة لتخريب إتفاق الإقرار بالذنب الذي عرضه المُدعي العام على موكلي |
| Hayır, önceden tasarlanmış bir tarzda seninle karşılaşıyorum. | Open Subtitles | لا , أنا على التوالي فقط في لك بطريقة متعمدة. |
| Yani hırsızlığın sadece önceden planlanmış değildi ayrıca planda film ve yemek de vardı? | Open Subtitles | إذا سرقتك لم تكن فقط متعمدة ولكنها في الواقع تطلبت منك غداء وفلما؟ |