Böyle bir soruya yollara düşen insanlar tarafından çeşitli cevaplar verilebilir, ama göçebeler genellikle is tek bir kelime ile cevap vereceklerdir: özgürlük. | TED | والجواب على سؤال كهذا متنوع بتنوع الأشخاص على الطرقات، لكن الرحّالة غالبًا ما يجيبون بكلمة واحدة: الحرية. |
Butler çeşitli izleyiciler için çeşitli karakterler yazmak istedi. | TED | كانت بتلر تريد تأليف شخصياتٍ من خلفيات إثنية متنوعة لجمهور متنوع. |
Psikoloji dev bir bilime dönüşmüş en az bizim kadar çeşitli ve çok yönlü olmuştu. | Open Subtitles | أصبح علم النفس علماً واسعاً متنوع ومتعدد الأوجه مثل البشر تماماً |
Şehirlerin geleceği çeşitli, değişken ve yaratıcıdır, artık tek bir sanayinin üzerine kurulu değil, onun yerine giderek daha fazla iletişim kuran ve küresel bir dünyayı yansıtır. | TED | مستقبل المدن متنوع مرن وإبداعي ولم يعد يتمحور حول صناعة واحدة ولكنه يعكس بشكل متزايد اتصال العالم . |
MS çok değişken bir hastalıktır. | Open Subtitles | تصلب الأنسجة مرض متنوع بشكل كبير |
Dinozor Gezegeni son derece farklı türlere sahip değişken bir yerdi ve bu yaratıklar dünyadaki her kıtayı sömürgeleştirmişlerdi. | Open Subtitles | ،كان ديناصور الكوكب متنوع الأشكال و متغيـِّر الأماكن بـشكلٍ مذهل كان لدى تلك المخلوقات القدرة على إستعمار جميع قارات الأرض |
Ben de tam bayan Creech'e, son zamanlarda işe aldığımız son derece çeşitli insanlardan bahsediyordum. | Open Subtitles | كنت أقول للسيدة كريتش أننا عينا مؤخرا بشكل متنوع واستثنائي مجموعة من الزملاء |
Çok çeşitli katılımcılardan oluşan bir cemiyetiniz var -- ve sadece kaşifler ve tasarımcılardan bahsetmiyoruz, fonlama modelinden bahsediyoruz. | TED | لدينا مجتمع متنوع من المشاركين -- ونحن لا نتحدث فقط عن المخترعين والمصميين، بل نحن أيضا نتحدث عن نموذج التمويل. |
Çalıştırılabilir , bahçe - çeşitli bağırsak kanseri. | Open Subtitles | سرطان امعاء متنوع و لكنه قابل للازاله |
Dördünüz de karşıma dikilmiş, hiçbir şey yapmadan durarak çekici ama tehditkar olmayan, çeşitli ırklardan oluşan CW dizilerinden fırlamış gibisiniz. | Open Subtitles | أربعتكم تقفون هناك مكتوفي الأيدي (تبدون كطاقم تمثيل مسلسل لقناة (سي دبليو متنوع الأعراق وجذاب لكن لا يصدر منه أي عدائية |
Çeşitlilik kötü bir şey değildir, çünkü böylece biz insanlar, çok çeşitli düşünürüz. Hepimiz nesli tükenmeye yakın olan Afrikalı bir annenin soyundan geldik. Bunun sonucu olarak da, 55 Afrika şempazesinde olan genetik çeşitlilik yedi milyar insandan daha fazla. | TED | التنوع ليس بالشيء السيء لأننا و بالرغم من اعتقادنا أن العرق البشري متنوع لكننا اقتربنا كثيراً من الانقراض حتى أن جميعنا الآن ننحدر من أم افريقيّة واحدة و عواقب ذلك أن هنالك تنوع جيني في 55 من قردة الشمبانزي أكثر من السبع مليارات انسان مجتمعين |
Ve pekçok çeşitli nitelikte uydularımız var, herbiri de çok farklı ve garip görünüyor, ve bunu da açıklamaya çalışmak için bilim insanlarını onyıllardır uğraşıyor, ve neye benzedikleri veya neden bu şekilde oluştuklarını açıklayabilmek için NASA'ya daha çok paraya ihtiyacımız olduğunu söylüyorlar. | TED | و سيكون هناك عدد كبير و متنوع من الأقمار التابعة التي ستتشكل كل منها يبدو مختلف عن الآخر، و هذا الامر يبقي العلماء منشغلين لعشرات السنوات محاولين تفسير هذا، و طالبين من ناسا أن تؤمن المزيد من الأموال لتوضيح الأمر حول ما تبدو عليه هذه الأشياء و لماذا تشكلت بهذه الطريقة. |
"Kaybedecek Bir Şey Yok" bizim kadar otantik ve çeşitli bir iş yaratmak için kilolu sanatçılarla yapılmış bir işbirliği. | TED | (لا شيء لنخسره) هو عمل فني تم بالتعاون مع راقصات كبيرات الحجم استقين من تجاربهن الشخصية لصناعة عمل متنوع وأصيل مثلنا تماما |
"c," saatte 193 km hızla karyolanın başına uçtu, ya da "d," bu faktörlerin bazı değişken kombinasyonları. | Open Subtitles | ج) قد طار إلى حافة السرير بسرعة 120 ميلي بالساعة، أو د) مزج متنوع ما من هذه العوامل |