| böyle bir seyi olsa olsa ben tezgahlardim da ondan! | Open Subtitles | أنا البشرى الوحيد الذي يستطيع فعل خدعة مذهلة مثل تلك |
| Burada gelecekte hiç bir zaman böyle bir iftirayı tekrarlamayacağıma söz veririm. | Open Subtitles | وانا اتعهد هنا بعدم تكرار مثل تلك الافتراءات فى اى وقت مستفبلا |
| yaşadığım sürece unutmayacağım. whew. Bu tür bir oyuna sende gidebilirsin. | Open Subtitles | لن أنساها طول حياتي يمكن أن تذهب إلى لعبة مثل تلك |
| Oh! Öyle bir fırtınada dışarı çıkmana asla izin vermezdim. | Open Subtitles | لم أكن لأسمح لكِ أبداً بالخروج في مثل تلك العاصفة |
| ...atların bu kadar büyük gözleri olduğunu hiç fark etmemiştim. | Open Subtitles | لم أدرك قط أن الخيول لديها مثل تلك العيون الكبيرة |
| Birçok öğretmenin, bu tarz öğretim ortamlarında her gün eğitim verdikleri için, yaşama dair beklentisi ciddi oranda kayboluyor dersek sanırım abartmış olmayız.. | TED | ولا يعتبر من المبالغة اقتراح أن العديد من المعلمين يفقدون الكثير من متوسط عمرهم المتوقع بالتدريس في بيئات مثل تلك يوما بعد يوم. |
| Bu tip evler sinirimi bozuyor. Şimdi bu kavşağın güzelliği bozuldu. | Open Subtitles | .مساكن مثل تلك تجعلني محطم .إنهم يخربون المبنى بالكامل |
| Size bu konuda destek olacağız. CA: Dünya Bankası Bu gibi projelerden yapmak için ne kadar harcamayı düşünüyor? | TED | كريس: ما هو حجم الدعم المالي الذي يمكن أن تقدموه لدعم مثل تلك المبادرات؟ |
| En son böyle bir kanepeye babam bizi terk ettiğinde uzandım. | Open Subtitles | اخر مرة كنت على اريكة مثل تلك كانت عندما غادر والدى |
| böyle bir yetenek, sahte şeyler satmaya çalışan biri için milyonlarca dolar demek. | Open Subtitles | موهبة مثل تلك يمكن أن تساوي الملايين لتاجر تحف فنية يسعى لبيع المُزيّفات |
| böyle bir numara yapmak için her şeyi çok iyi ayarlamak gerekir. | Open Subtitles | يستلزم الأمر تنفيذاً متقناً لتطبيق مثل تلك الحيلة، وأنا لست بذلك الدهاء |
| böyle bir haber 1.000 dolar etmez mi? | Open Subtitles | الا تستحق مثل تلك القصة الف دولار بالنسبة لك |
| Hadi ama birader, biz her zaman Bu tür belalara bulaşırdık. | Open Subtitles | بربك يارجل، لقد إعتدنا أن نفعل حماقاتٍ مثل تلك طيلة الوقت |
| Ve bilirsiniz işte Bu tür tüm rahatsız edici sesler bizi stresli bir duruma sokar. ve odaklanmamızı ve sukunetimizi engeller. | TED | ونعلم أن مثل تلك الأصوات تضعنا في حاله من الإجهاد وتمنعنا من الهدوء والتركيز. |
| Bu tür uygunsuz özel sorulara cevap vermiyorum. | Open Subtitles | لا شك لدى بان مثل تلك الاسئله ليست فى محلها |
| Ancak Öyle bir kızı idare edebilmenin tek yolu.. ...siktiğimin parasıyla oluyor. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة للتعامل مع الامرأة مع مثل تلك السعادة، هي المال اللعين. |
| Çünkü Öyle bir duruma düşene kadar, nasıl davranacağınızı bilemezsiniz. | Open Subtitles | لأنه حتى وإن كنت في حالةٍ مثل تلك لن يكون لديك فكرة كيف ستتصرّف |
| bu kadar çok çeşit yiyeceği yemeyi istemekten başka bir şey düşünemezdim. | Open Subtitles | لا يمكننى تخيل متعة تعادل تناول مثل تلك الأصناف المختلفة من الطعام |
| Sabahlıklı sarhoş kadınları idare etmekte bu kadar yetenekli olduğumu kim bilebilirdi ki? | Open Subtitles | من عرفَ أنّ لديّ مثل تلك الموهبة مع نساء مخمورات مرتديات أثواب نسائية؟ |
| Kendi köşemde bu tarz konuları işliyorum... ve harika kaynaklarım var: | Open Subtitles | أنا أناقش مثل تلك القضايا فى عمودي الصحفي :و لدي مصادري الرائعة وهم أصدقائي |
| Bu tip yaratıklar bile içlerinde inanılmaz bir enerji barındırırlar. | Open Subtitles | المخلوقات المستوية مثل تلك لَها الطاقة المدهشة داخلهم. |
| Hafızamda Bu gibi çok an var. | TED | لدي الكثير مثل تلك اللحظات قابعة في ذاكرتي. |
| Tıpkı o kadın gibi amaçsız bir gaye uğruna darağacına gitmeye hazırsın. | Open Subtitles | نحن مثل تلك المرأة، مستعدين للذهاب إلى المشنقة من أجل قضية لا طائل لها. |
| Ama sizinle aynı tecrübeyi paylaşmamış bir kişi ile o bağlantıyı kurmak oldukça zor olur. | TED | أما الشخص الذي لم يشاركك أي تجربة سابقة سيكون من الصعب جدا إيجاد مثل تلك الرابطة. |
| Var ya, Mesela şu eğlence parkındayken yaptığım bazı çılgınca şeylerden seni korudum. | Open Subtitles | .. أتعلمين، لقد حميتكِ من بعض الأشياء الجامحة التي فعلتها .. مثل تلك المرة في مدينة الملاهي |
| Japonya'da bunun gibi gerçekten karmaşık şeyleri yapacak müşterilerim var. | TED | كان لدي زبائن في اليابان يشترون أشياء معقدة مثل تلك الرسومات. |