İstediğim zaman sarhoş olabilirim derslere girmek zorunda değilim hem de gerçek bir oyun kurucu gibi ama hiç acı çekmeden. | Open Subtitles | أني اشرب في كل وقت لكن لا أريهم ذلك في الصف وإنها مجرد مثل كونها حقيقة ولكن من دون كل الألام |
İngilizce ve Flemenkçe örneğimiz gibi. | TED | إنه مجرد مثل مثالنا الانجليزيه والهولندية. |
Bunun gibi soyut bir şeyi iyi somut bir metafordan başkası açıklayamaz. | TED | الآن من الصعب جدا التفكير في أي شيء مجرد مثل هذا دون مجاز ملموس وجيد. |
İnsanlar bunun da tıpkı Wall Street gibi olduğunu söylüyorlar. | TED | الناس تقول لنا أنها مجرد مثل وول ستريت. أنها ليست مجرد مثل وول ستريت. |
tıpkı bahçede bulduğum top gibiydim. | Open Subtitles | وكان مجرد مثل الكرة وأنا حفرت في الفناء. |
Senin ilk çıngıraklı yılanın gibi. Bir bakışta bileceksin. | Open Subtitles | انها مجرد مثل الثعبان الأول نظرة واحدة وسوف تعرف |
tıpkı Kamu davasının Sarah Tobias'a dayanmadığı gibi. | Open Subtitles | مجرد مثل اي قضية ناس لا نعتمد على ساره توبياس |
-Ona açıldıktan sonra gerisi çorap söküğü gibi geldi. Bu hafta o kadar çok kişiyle çıktım ki aynı geceye iki kişi koymam gerek. | Open Subtitles | مرة واحدة كسرت الجليد معه، كان مجرد مثل ركوب الدراجة. |
Yalan söylediğin ortaya çıkınca senin de Teague gibi olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | انا وجدت بانك كذبت انا افترضت بانك مجرد مثل تييج |
Bana sadece yanlış bir tutuklama yöntemi gibi geliyor, o kadar. | Open Subtitles | تشعر أنها مجرد مثل بطريقة خاطئة إلى إلقاء القبض لا أعتبر شخصيا |
Bu kolay, tıpkı bisiklet sürmek gibi, şu olay hariç, oldukça büyük bir, güçlü motosiklet gibi. | Open Subtitles | فمن السهل، انها مجرد مثل ركوب الدراجة، و إلا في هذه الحالة، كبيرة جدا، دراجة نارية قوية. |
o kadar kötü değil oldukça kötü annem de ki gibi aynı güzel olur sahilden gidebiliriz umarım gördüğüm en iyi sandalyedir bebekleşme yolda yemek alabiliriz baronu uzun süre yalnız bırakmak istemiyorum | Open Subtitles | ليس بهذا السوء. وهذا أمر سيء جدا. انها مجرد مثل واحد كانت أمي. |
Buraya taşındığımızda, bu kasabanın da tıpkı yaşadığım diğer yerler gibi olacağını düşünmüştüm. | Open Subtitles | أم، عندما انتقلت هنا، وأعتقد أن هذا كان رائعا أن يكون مجرد مثل كل بلدة أخرى لقد عشت في. |
Bakın, biliyorum size sanki uzun zamandır burdaymışım gibi geliyor. | Open Subtitles | انظر، ربما تشعر أنها مجرد مثل أنا هنا منذ فترة طويلة جدا. |
Lot tıpkı domuz kesmek gibi olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | الكثير يقول لي انها مجرد مثل يذبح الخنزير. |
Bir balon şişirmek gibi. | Open Subtitles | أنت فقط، انها مجرد مثل تفجير البالون، أليس كذلك؟ |