| bir grup uzman, toplanmış New York'un 1860'dan sonraki geleceği üzerine tartışıyorlar. | TED | تمت دعوة مجموعة من الخبراء لمناقشة مستقبل مدينة نيويورك في عام 1860. |
| 2009'da bir grup bilim insanı bu kaynakların sağlığını ölçen bir yöntem önerdiler. | TED | في عام 2009، اقترحت مجموعة من العلماء كيف نقيمُ سلامة الموارد المشتركة العالمية. |
| Hiçliğin ortasındaki bir grup ağacın içinde o koruda böyle sürünmüş. | Open Subtitles | وزحف في الوحل بين مجموعة من الأشجار في منتصف مكان مجهول |
| Birbirlerini tuttukları için özür dileyen bir avuç zenci düşmanı aptaldır onlar. | Open Subtitles | ليست هناك فريق هذه مجموعة من الأغبياء فقط يحظون بفرصة ليمسكون ببعضهم |
| Bu fotonlar daha sonra tarayıcı duvarlarındaki bir dizi eşleştirilmiş radyasyon dedektörünü etkiler. | TED | تؤثر هذه الفوتونات على مجموعة من الكاشفات المشعّة المقترنة في جدران الماسح الضوئي. |
| Garajda bir kaç tane eski boya kabı vardı sadece. | Open Subtitles | كان هناك مجموعة من علب الطلاء القديمة في قراج سيارته |
| bir grup genç gelmiş olmalı. Kahkaha sesi duymak, güzel bir değişiklik oldu. | Open Subtitles | مجموعة من الأطفال وصلوا للتو إنه لأمر حسن أن تسمع ضحكة للشعور بالتغيير |
| Garip olan, bir grup insanın burada bir çeşit parti yapıyor olmaları. | Open Subtitles | الشئ المضحك هنا أنه يوجد مجموعة من الناس يبدو أنهم يقيمون حفلة |
| Sen fazla havalısın. Biz bir grup eziğiz. Sen buraya yakışmazsın. | Open Subtitles | أنت رائع جداً ونحن مجموعة من المهووسين هذا المكان لا يلائمك |
| Arkadaşının aracılığıyla, sakat olan,... ..bana bir grup beceriksizden başka birşey vermedi! | Open Subtitles | وجدته من خلال صديقك المقعد الذى لم يعطينى غير مجموعة من الضعفاء |
| Her cumartesi evinde poker partisi için bir grup sert adamla toparlanır. | Open Subtitles | كان لديه لعبة بوكر خارج منزله مع مجموعة من الفتيان كل سبت |
| Ama bir grup parlayan gözleri olan kötü adam var dışarıda. | Open Subtitles | لكن هناك مجموعة من الرجالِ السيئينِ متوهجو العيونِ في الخارج هناك، |
| bir grup adamla beraberdiler.Şu yeni bilgisayarlı oy verme makinalarından birine bakıyorlardı.. | Open Subtitles | كانوا مجموعة من الرجال. ينظرون إلى واحدة من آلات التصويت المحوسبة الجديدة |
| - Bir avuç adam. - Gerçekte ne olduklarını biliyorum. | Open Subtitles | أنهم فقط مجموعة من الرجال أنا أعلم حقا من هم |
| Sizin sadece bir avuç serseriden ibaret olduğunuzu bilmeme rağmen... | Open Subtitles | لقد عرفت أنني كنت سأعمل مع .. مجموعة من المتخلّفون |
| Bunlar İtalya'daki bir gösteri için yaptığım bir dizi ışık kutusu. | TED | كانت هذه مجموعة من الصناديق المضيئة التي صنعتها لمعرض في ايطاليا. |
| Sorun olmaz. Sadece bir kaç yeni yetme o kadar. | Open Subtitles | ليس بالأمر الصعب، إنهم مجموعة من الزنوج من الطبقة الدنيا |
| Geçen sene bir sürü öğrenciyi Shenzhen'e gönderdik ve Shenzhen'de fabrika içindeki yenilik yapanlarla beraberce oturdular ve bu harikaydı. | TED | قبل عام أرسلنا مجموعة من الطلاب إلى مدينة شنجن وجلسوا عن الأرض المصنع مع المبتكرين في شنتشن و كان مدهش |
| Sizin sadece gitmeniz gereken birkaç düzine daha hastalarınız var. | Open Subtitles | حسنًا, لديكم فقط مجموعة من المرضى يجب عليهم أن يغادروا |
| Geçmiş yıllarda size hiçbir şey öğretemedim mi, vahşi ve huysuz köpekler sürüsü gibi kavga edip hırlıyorsunuz. | Open Subtitles | ألم أعلمك أي شئ في السنوات الماضية ؟ القتال مثل مجموعة من الأوغاد |
| - Herhangi bir şüphe durumunda evsiz barksız sığınmacı grubu gibi davranacağız. | Open Subtitles | أي سبب للشك في أننا شيء ما إلا مجموعة من المهاجرين المشردين |
| Evet, ama bu sene Reagan'ın başkan olmasını istemeyen bazı kötü hippiler var. | Open Subtitles | يقولون هذا كل سنه نعم لكن هذه السنه هناك مجموعة من الناس الاشرار |
| Bu çözümlerin ne olduğunu tam olarak bilmiyoruz fakat birçok seçeneğimiz var. | TED | لسنا متيقنين تمامًا عن ماهية تلك الحلول، ولكن لدينا مجموعة من الخيارات، |
| Çocuk doğduktan sonra, Birkaç tane dava açmış... nafaka ve velayet sorunları. | Open Subtitles | بعد أن أنجبت الطفل، رفعت مجموعة من الدعاوي متعلقة بمسائل الدعم والحضانة. |
| Ürettiğimiz dokuyu kurutup çeşitli giysi, ayakkabı ve çantaya kestim ve diktim. | TED | جفّفتُ القماش الذي صنعته وقطعته وحُكته ليصبح مجموعة من الملابس والأحذية والحقائب. |
| Asla uyumayacak ve bir takım sınavların benimle alay etmesine izin vermeyecektim. | TED | لذا كان من المستحيل أن أنام وأترك مجموعة من الإمتحانات تهزأ بي. |
| İlişkinin belirsizliğinin yanında, ayrılığın belirsizlik süresini de uzatan birtakım yöntemlerdir. | TED | إنها مجموعة من التكتيكات التي تُطيل أمد الشك بإقامة علاقة ولكن أيضاً الحيرة في الانفصال. |
| Orası neresi? Doktorlardan oluşan bir ekip. Eve dönmeden önce seninle biraz konuşuyorlar. | Open Subtitles | إنه مجموعة من الأطباء ، سوف يتحدثون إليك قليلاً قبل عودتك إلى البيت |