| Bu bir hikaye çünkü o sırada büroda bir avukat var. | Open Subtitles | هذا ليس كافيا هناك قصة لأنه كان هناك محام في المكتب |
| Şu an isteyebileceğin tek şey avukat. Sen de kimsin? | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي انت في موقع مطالبة له هو محام |
| Sorguda önce ve sorgu boyunca avukat tutma hakkına sahipsin. | Open Subtitles | لديك الحق في الحصول على محام قبل وأثناء أي استجواب |
| Söylendiğine göre, kahverengi bir evrak çantasında 25,000 $'ı olan bir avukatı var. | Open Subtitles | من المفترض أن لديه محام يمتلك خمسة و عشرين ألف دولارا في حقيبته |
| Çünkü benim işimde ne zaman avukata... ihtiyacın olacağını bilemezsin. | Open Subtitles | لأنني لن أعرف متى أحتاج إلى محام في مجال عملي |
| Ben bir avukatım ve bu bölgede çalışmak üzere geçerli bir lisansım var. | Open Subtitles | أنا محام في القانون، مرخص حسب الأصول من قبل القطاع |
| Söyleyecek başka bir şeyim yok. Bir avukatla görüşmek istiyorum. | Open Subtitles | ليس لدي شيء آخر لأقوله أريد أن أتحدث إلى محام |
| O avukat ve yani, ne yapılacağını bilir diye düşündüm. | Open Subtitles | إنه محام, وقد ظننتُ أنه يعرف ماذا يجب أن نفعل. |
| Eğer kıçını kurtarmak için bir avukat satın aldığını düşünürse her şey çöpe gider, ki ne kadar satın alsanda. | Open Subtitles | الأمر برمته سيتجه ناحية الأسوأ. أذا فكرت بأنك جلبت محام لحمايتك من العقوبات القانونية، حتى لو كنت فعلت بطريقة ما. |
| Avusturya'dan bir avukat şimdiden cesedi teslim alma talebinde bulunuyor. | Open Subtitles | محام من النمسا انه بالفعل قام بالتحقيقات عن استعادة الجسم |
| Ben deli hastası değilim, avukat değilim, Rahip değilim, polis değilim. | Open Subtitles | لست طبيب نفسي ولا محام و لا قس و لا شرطي |
| Çünkü "bir casus bile kabiliyetli bir avukat edinebilir"i göstermek istiyorlar. | Open Subtitles | لأنّهم أرادوا أن يظهروا أنّه حتّى الجاسوس يحصل على محام مُقتدر |
| Çünkü o bana bir avukat bulana dek bir şey söylemiyorum. | Open Subtitles | لأنني لا أقول أي شيء حتى انه يحصل لي محام. حقا؟ |
| Bizimle bir anlaşma yaptın ama hala bir avukat tutabilirsin. | Open Subtitles | إنك أبرمت اتفاقًا معنا، لكنك ما زلت حرًّا لتوكيل محام. |
| Ama iyi bir avukat olduğunu biliyoruz ve senin açından dinlemek istiyoruz. | Open Subtitles | ولكنّنا نعلم أنّك محام بارع.. ونودّ أن تخبرنا القصّة من وجهة نظرك |
| Şimdiki zamanda bir avukatı bile yoktur. | TED | أنها ضعيفة. أنها لا تملك حتى القدرة على إحضار محام. |
| Yani, uygun bir yetişkin bir avukat belki de eğitimli bir çocuk avukatı olmalı. | TED | لذلك ينبغي أن يكون البالغ المناسب محام أو محام مدرب للأطفال. |
| Tanıdığınız bir hakime bir polise, bir avukata söyleyin, cinsel şiddet davasında mahkeme salonunda oturan herkese söyleyin. | TED | قولوها لقاض تعرفونه أو محام تعرفونه، أو لرجل شرطة أو لأي شخص قد يجلسُ كعضو في هيئة محلفين في حالة اعتداء جنسي. |
| İyi bir avukatım ve muhtemelen sonum hapishane olacak ve barodan atılacağım ve bu kadar korkunç ne yaptım bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا محام جيد و على الأرجح سيتم إبعادي و سأدخل السجن و لا أعرف ما الشيء المروع الذي فعلته حتى يحدث لي ذلك |
| avukatla evlenerek hayatını değiştirmiş mütevazı sirk palyaçosunu unutmak istemiş. | Open Subtitles | قامت بالترقي تزوجت من محام تريد ان تنسى المهرج الوضيع |
| Genç bir avukatın kariyerine sahtekarlıkla başlamasına hoş gözle bakılmasa gerek. | Open Subtitles | محام يافع يبدأ مهنته تضلله وثيقة مزيفة لا يبدو أمراً جيداً |
| Kendine bir sor neden dünyada yapacak onca iş varken bir avukatsın? | Open Subtitles | اسأل نفسك: لماذا أنت محام بدلا من أي شيء آخر في العالم؟ |
| Başına bir bela aldın. Arkadaşım avukattır. Bunları uydurdun mu? | Open Subtitles | لكنك جلبت لنفسك حملا ً كبيرا ً من المتاعب فصديقي محام ٍ في المحكمة العليا |
| Avukatınız yoksa devlet size bir tane temin edecektir. | Open Subtitles | إن لم يكن لديك محام ستتيح الولاية محامياً لك |
| Çok pahalı bir firmanın çok pahalı bir avukatıyım ve... tonlarca dava dosyam var. | Open Subtitles | رودي, أنا محام غالٍ جداً من شركة غالية جداً و لدي العديد من القضايا |
| Yemin ediyorum, tüm avukatları gebertmek lazım. | Open Subtitles | أقسم لك جوي كل محام على وجه الأرض ينبغي أن يقتل تريد ماذا؟ |
| Babam bu duruşmada avukattı. | Open Subtitles | كان والدي محام. وكان على هذه القضية. |
| Kesinlikle çok şanslı bir avukatmış. | Open Subtitles | انه بالتأكيد محام محظوظ |
| Sorularımı cevaplamazsan, avukatını ararsın. | Open Subtitles | لا يجيب عن أسئلتي، سوف يتم استدعاء محام. عذرا. |
| avukatlık yapıyor herhalde. Hippileri temsil ediyormuş. | Open Subtitles | هو محام أو شيء من هذا كان يحامي عن الهيبيين |