Chicago gibi demir yolu merkezlerindeki ticaret merkezleri mısır çiftçilerini tek tip hâle getirilmiş bir mahsul yetiştirmeye teşvik etti. | TED | لوحات التجارة في مراكز السكك الحديدية مثل شيكاغو شجع مزارعي الذرة لزراعة محصول واحد موحد. |
Hayır. Tütün. Ve üçüncü en iyi mahsul ise marihuana. | Open Subtitles | لا، إنه التبغ وثالث أكبر محصول هو الماريجوانا |
Sizin yüzünüzden. Wraithler hasat etmeye değer ekin sezdi ve toplamaya geldiler. | Open Subtitles | أنتم ، لقد إستشعر الريث وجود محصول يغرى بالحصاد و أتوا لأخذه |
Bence, belli bir mahsül ve belirli bir ürün hakkında konuşmak ve tüketicinin ihtiyaçlarını düşünmek çok önemli. | TED | أشعر أنه من المهم جداً الحديث عن محصول محدد ومنتج محدد، والتفكير بحاجات المستهلكين |
Pirinç hasadı son 50 yılın en kötüsüydü. | Open Subtitles | محصول الأرز لهذا العام كان الأسوء منذ خمسين عاماً مضت |
Duyduğuma göre kamburüzüm mahsulü bu sene berbat olacakmış. | Open Subtitles | سمعت أن محصول التوت البري سيمتص هذه السنة كلية |
Bu gelişmeler, Amerikalı çiftçiler için mısırı çekici bir mahsul yaparken ABD tarım politikası, yüksek satış fiyatı sağlamak için çiftçilerin yetiştirebileceği miktarı sınırladı. | TED | في حين أن هذه التطورات جعلت الذرة محصول جذاب للمزارعين الأمريكيين، السياسة الزراعية الأمريكية حددت الكمية المسموحة للمزارعين ليزرعوا لضمان ارتفاع أسعار البيع. |
Bu sene iyi mahsul, güzel büyük hasat. | Open Subtitles | ثمار جيدة هذا العام و محصول كبير |
Bahara kadar başka mahsul göremeyeceğiz. | Open Subtitles | . لن نري اي محصول اخر حتي الربيع |
Evet, Takur? Bu yılki hasat iyidir umarım. | Open Subtitles | حسنا يا تاكور أتمني بأنك قد حصلت علي محصول جيد هذ النه. |
Görünen o ki, bu sene çamurlu bir hasat seni bekliyor. | Open Subtitles | يبدو أنكِ ستحصلين على محصول وفير هذا العام |
Mayalar temel olarak herhangi bir bitki şekerini fermente edeceğinden, eski insanlar yaşadıkları yerde yetişen herhangi bir ürün ve bitkiden alkol elde ettiler. | TED | لأن الخمائر بشكل عام سوف تخمر أي نبات سكري، قام القدماء بتصنيع الكحول من أي محصول وأي نباتات كانت تنمو في أرضهم. |
- En son bamya hasadı olduğunu söylüyorlar. Sonsuza dek. | Open Subtitles | يقولون إنها آخر محصول البامية على الإطلاق. |
Salinas vadisinde enginar mahsulü bolmuş. | Open Subtitles | محصول الخرشوف ناجح جدا في "ساليناس فالي" |
Saat 9'a kadar yeni bir ekin mi toplayacaksın? | Open Subtitles | هل ستزرعين محصول جيد من الأن إلى التاسعة ؟ |
Sadece birkaç hasta sürü değil Bay Bond, ya da bir ekinin kaybedilmesi. | Open Subtitles | ليس فقط المرض في بضعة قطعان، سيد بوند، أو خسارة محصول وحيد |
Çilek hasatın nasıl gidiyor, Chester? | Open Subtitles | كيف هو محصول الفراولة لديكم ؟ |
On tane türbine karşılık mahsülün yüzde onu diyelim. | Open Subtitles | عشر طواحن هوائية مقابل نسبة عشرة بالمائة من محصول الربيع |
Onlar zengin oldular, ama çiftçiler için.. ..sadece yeni bir hasattan başka bir şey demek değil. | Open Subtitles | انهم اصبحوا اثرياء , لكن بالنسبة الى المزاريعن انها فقط محصول اخر |
Kont Satigny. Hala dışarıda ekinleri incelemeye devam ediyor. | Open Subtitles | أنه في الخارج يدرس محصول الذرة |
Pine Ridge'de kuraklık yaz mahsullerini heder etmiş ve hayvanların besili hale gelememelerine neden olmuş. | Open Subtitles | في الباين ريدج الجفاف دمر محصول آخر الصيف و انقص من عدد الماشية |
Yoksa mahsülü alabilmenizin garantisi mi? | Open Subtitles | او ان الامر اكثر من ذلك ان تتاكد انك ستحصل علي النسبة من محصول الربيع؟ |
Bu yılın mahsulünü daha ekmeden 5 sente sattım. | Open Subtitles | بعت محصول هذه السنة بـ 5 سنتات قبل زراعته حتى |