Aksine, çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Çok mutluyum ve harika zaman geçiriyorum. | Open Subtitles | أعتقد أني محظوظة جداً أنا سعيدة جداً وأقضي وقتاً رائعاً |
- Bunu ona söylemediğim için o çok, çok şanslı bir kız | Open Subtitles | إذا لم أقل ذلك من قبل إنها امرأة محظوظة جداً |
Dikiş atmak gerekecek, ama çok şanslı bir kızsın. | Open Subtitles | ستحتاجين إلى غرز، لكنكِ فتاةٍ محظوظة جداً |
- Asher beni güvende hissettirdi. - çok şanslısın. | Open Subtitles | آشر يجعلني أشعر بالأمان انتِ محظوظة جداً |
Doğrusunu söylemek gerkirse, onunla evlenmediğin için çok şanslısın. | Open Subtitles | أتعلم أنا محظوظة جداً. لا ينتهي الزواج بها. |
Onu gördüğüm için çok şanslıyım, böyle büyülü bir ana tanık olmak ayrıcalık. | Open Subtitles | كنتُ محظوظة جداً لرؤيتهم، فأنا صاحبة إمتياز كبير لأشهد مثل تلك اللحظة السحريّة |
Ben gençken üvey annem çok şanslı olduğumu söylemişti. | Open Subtitles | عندما كنت شابة ، أخبرتني زوجة أبي أنني كنت محظوظة جداً |
Ama çok çok şanslı birkaçı toprak zemine düşecek ve bu hayatta kalan canlılardan bütün adanın soyu devam edebilir. | Open Subtitles | و لكن قلة محظوظة جداً جداً سوف تهبط على أرض صلبة و من هؤلاء الناجين, سلالة كاملة سوف تولد |
Bence çok iyi bir adamsın. O da çok şanslı bir kız. | Open Subtitles | أعتقد أنك شاب رائع و هي فتاة محظوظة جداً |
Bilemiyorum. Hayatta olduğum için çok şanslı hissediyorum. | Open Subtitles | لا أعرف أشعر بأنني محظوظة جداً لكوني على قيد الحياة |
çok şanslı bir kızım. Evet çok şanslı. | Open Subtitles | يالّي من فتاة محظوظة ، أجل ، محظوظة جداً |
Sen ne dersen diyebilirsin, Oğlum eğer bir kızdan hoşlanırsa, o kız gerçekten çok şanslı olmalı. | Open Subtitles | أياً كان ما تقول , إذا إبنى أحب فتاة سوف تكون محظوظة جداً |
Ve neredeyse Hogwarts kadar büyüleyiciydi. çok şanslı hissediyorum. | Open Subtitles | وكانت ساحرة تقريباً مثلها أشعر أنني محظوظة جداً |
Ama baba açısından çok şanslı olduğumu biliyordum. | Open Subtitles | لكن كنت أعرف أنني كنت محظوظة جداً في قسم الآباء. |
Ama baba açısından çok şanslı olduğumu biliyordum. | Open Subtitles | لكن كنت أعرف أنني كنت محظوظة جداً في قسم الآباء. |
Teyzen çok şanslı bir kadın Angelica. Çünkü iki hayatı var. | Open Subtitles | خالتك امرأة محظوظة جداً يا أنجيلكا |
çok şanslısın tüm gezegenlerde istenebilecek her şeye sahip olduğun halde tüm yaptığın, bu aile hakkında şikâyet etmek. | Open Subtitles | أنتِ محظوظة جداً لديكِ كُلّ شيءُ في العوالمِ ما يمكن ان تتمنيه وكُلّ ما تفعليه هو التذمر من هذه العائلةِ |
çok şanslısın. Her kadının bir işi olmalı. | Open Subtitles | أنتِ محظوظة جداً يجب على كل امرأة أن تحظى بوظيفه |
Ama hepsinden önce sana birşey söyleyeceğim çok şanslısın, bunun farkındasın değil mi? | Open Subtitles | . سأخبركِ شيئاً قبل كل هذا أنتِ محظوظة جداً ، هل تعلمين ذلك ؟ |
Yanımda beni anlayan biri olduğu için çok şanslıyım. | Open Subtitles | أنا محظوظة جداً لأحظى بشخص يعرف ما أمر به |
Benim için bu kadar şeyi yapan bir kocam olduğu için çok şanslıyım. | Open Subtitles | أشعر بأني محظوظة جداً لأن لدي زوج يفعل كل هذا من أجلي |
En etkili çağında bir adam... şanslı bir bayan demektir. | Open Subtitles | رجل مثلك في ريعانه ستكون فتاة محظوظة جداً |