| "...hassas, anlayışlı, sadık, saf ve tapan bir kadın kalbi!" | Open Subtitles | مرهف ، متجانس ، مخلص ، حسّاس قلب إمرأة مُعْجَب |
| Sizin gibi sadık biri Savunma Bakanlığı'nın çok işine yarayabilir Yüzbaşı. | Open Subtitles | يمكننا الإستفادة من رجل مخلص مثلك في قسم الحرب, أيها النقيب. |
| Kimsenin avuç açtığı yok. Senato'nun sadık bir üyesinden yardım talep ediyorlar. | Open Subtitles | لا أحد يتوسل، إنهما يطلبان مساعدة من عضو مخلص من مجلس الشيوخ |
| Bakın ben asla böyle bir şey yapmam çünkü programa sadığım. | Open Subtitles | اصغوا، ما كنت لأفعل ذلك أبداً لأنني مخلص للبرنامج |
| Aşırı derecede sadık olsa da kimsenin ölmesini istemem tabii değil mi? | Open Subtitles | مخلص لأقصى درجة ذلك الفتى لم أكن لأدعم موت أي أحد، حسناً؟ |
| Köleleri haksızlıktan kurtarmak ve krala sadık olmak. | Open Subtitles | لحماية الناس من الظلم وأن يكون مخلص لملكه |
| Hala, "sadık eski köpek" rutinine inandığın için mi? | Open Subtitles | لماذا لانك مازالت تصدق بأن كل كلب مخلص كبير يجب أن يكون كذلك روتين |
| Ama yüz yıl, sadık bir kalp için bir gün gibidir. | Open Subtitles | لكن مائة سنة تمر على قلب مخلص ليست كيوم واحد |
| Altı bacaklı köpek, dört teker üstünde insanın sadık dostu. | Open Subtitles | كلب بـ 6 أقدام, صديق مخلص لبني الإنسان الذي على 4 عجلات |
| sadık bir Nazi subayı olarak böyle sınıflandırmam gerekir. | Open Subtitles | كضابط مخلص للرايخ الثالث كان يجب على ان امقته |
| Ben Kralın sadık bir uyruğuyum... ve onun için, ülkem için dua ediyorum. | Open Subtitles | أنا تابع مخلص للملك وأُصلّى لإجله وللمملكة بأسرها |
| Lordum, yalvarırım... sadık hizmetçiniz olarak yalvarırım tekrar düşünün. | Open Subtitles | صاحب الجلالة، أتوسل إليك كخادم مخلص بأن تفكر فى الأمر. |
| Karımı sevip, özünde kendine sadık olsam da güzel bir kızla birlikte olmak hala hoşuma gider. | Open Subtitles | على الرغم من حبي لزوجتي وأنا في الأساس مخلص, لازال بإمكاني الاستمتاع بصحبة فتاة جميلة. |
| - İnsanlar Villefort'un sevecen bir baba,sadık bir evlat ve kanunun dürüst bir hizmetlisi sanıyor | Open Subtitles | العامه يرون فيلافورت كأب محب ابن مخلص الامين الحارس للقانون |
| Size sadığım majesteleri, her daim sadık kalacağım ancak elbet farklı yollar da vardır, daha temiz yollar. | Open Subtitles | انا مخلص لجلالتك. وساظل دائما ولكن هناك طرق اخرى طرق انظف |
| Spencer gibi bir adamla evleneceğim için çok şanslıyım. O dürüst, samimi, sempatik ve gerçekçi! | Open Subtitles | انا محظوظة ان اجد رجلا مثل سبنسر انه صادق مخلص متعاطف |
| Başkanım, ...Sato Hiroshi İmparatorluğa herkesten daha çok sadıktır. | Open Subtitles | الرئيس ساتو هيروشي مخلص للأمبراطور أكثر من أي شخص آخر |
| Sabırsız olmana rağmen, hırslı ve sadıksın. | Open Subtitles | و كنت قريب من الموت و رغم انك غير صبور انت ايضا عاطفى و مخلص |
| Elbette, gerçek dostlarımdan hiçbiri böyle bir teklifi kabul etmez. | Open Subtitles | بالطبع، ليس هناك صديق مخلص لي يقبل مثل هذا العرض |
| Fakat kocanızın her zaman size bağlı olamadığını farkındaydınız. | Open Subtitles | ولكنّكِ كنتِ تعلمين أنّ زوجكِ غير مخلص دائماً؟ |
| dürüst ya da içten olduğun tek an... her şeyin ters gittiği ve zom olduğun zamandı. | Open Subtitles | المرة الوحيدة التي كنت بها مخلص وعفوي هي عندما كل شيء سار بشكل مروع او لم تكن مسيطر من قبل رأسك |
| Eğer bir kocanın sadakatsiz olduğunu görürseniz, karısına anlatır mıydınız? | Open Subtitles | إذا علمتم أن الزوج غير مخلص هل تخبروا زوجته ؟ |
| Bjorn en azından sadıktı. Başbakan olarak buna önem veriyorum. | Open Subtitles | ولكن بيورن كان مخلص وهي خاصية اقدرها كرئيسة الوزراء |
| Benim için çalışan adamlara sadığımdır. | Open Subtitles | إنني مخلص للشعب الذين يعملون بالنسبة لي. |
| Şüphesiz, o size iyi bir eş olacak siz de sadık bir koca. | Open Subtitles | سوف تكون بلا شك زوجة وفية وأنت ستكون زوج مخلص |
| Ve sadık biridir. Eh, bu işi yapmak için sadakat lazım. | Open Subtitles | وهو رجل مخلص فلتفعل هذا، فأنت تحتاج الإخلاص |
| Oğlum bana çok bağlıdır. | Open Subtitles | ابني هو مخلص جدا لي |