| 16 yaşında. Genç bir beyni var. En ufak bir aksaklık bile anormaldir. | Open Subtitles | سنه 16 سنة، فيجب أن يكون مخه نقي أصغر شئ يعتبر غير عادي |
| Tehlikeli olduğunu biliyorum. Politikacı olduğuna göre beyni zaten çarpık olmalı. | Open Subtitles | أعلم أن أمر خطير خاصةً أنه رجل سياسة، مخه منحرف تماماً |
| Mumyalayanların ilk işi burnundan kancalı bir çubuk sokmak ve burun deliklerinden beynini çıkarmak. | Open Subtitles | أول شيء كان يفعله المحنطون، كان غرس خطاف في أنفه، ثم سحب مخه من خلال فتحات الأنف. |
| Film oynarken... silahını çekti, adamın ağzına dayadı... ve adamın beynini havaya uçurdu. | Open Subtitles | خلال عرض الفلم أخرجت المسدس ووضعته في جوفه وفجرت مخه |
| Kimliği belirsiz biri var. 3 saat sonra Beyin ölümünü ilan edeceğiz. | Open Subtitles | لدينا مصاب مجهول الهويّة، بعد 3 ساعات علينا إعلان توقف نشاط مخه |
| Babam da ona kontratta ya imzasının ya da beyninin olacağını söylemiş. | Open Subtitles | وأبي قال له أنه إما مخه أو توقيعه سيكون على العقد |
| Sorun beyninde değil. Laktik asit 39'a çıktı. Bağırsakları çürüyor. | Open Subtitles | ليست المشكلة في مخه حمض اللاكتيك وصل لـ39، الأمعاء تتعفن |
| Bunun anlamı, beyni düzgün şekilde biçimlenmemişti, çünkü kafatasının parçası eksikti. | TED | هذا يعني أن مخه لم يكن قد تكوّن بشكل صحيح لأن جزءً من جمجمته كان مفقودًا |
| İçerisinde, beyni benim zekamla beslenecek. | Open Subtitles | هناك مخه سَيَتغذّي رسمي المكونات من نفس ذكائي |
| beyni mantarlaşmamışsa bile, ki mantarlaşmış, uzun zaman önce dilini yutmuş olmalı. | Open Subtitles | حتى لو كان مخه واعيا, ولكنه ليس كذلك 000 |
| beyni mantarlaşmamışsa bile, ki mantarlaşmış, uzun zaman önce dilini yutmuş olmalı. | Open Subtitles | حتى لو كان مخه واعيا, ولكنه ليس كذلك فقد مضغ لسانه منذ وقت بعيد |
| ... ve sizin üzerinizde kullandığı yalanlarla beyni yıkandı. | Open Subtitles | وقد غسلوا مخه بنفس الأكاذيب التي يمارسها عليكم |
| Belki de beyni yere yapıştığında ilahi bir an yaşıyordu. | Open Subtitles | ربما كان لديه لحظة تكهن عندما إرتطم مخه بالأرض |
| Komutanına ateş edip, beynini dağıtmışsın. | Open Subtitles | كنت تحت قيادة الضابط الأعلى لكنك فجرت مخه برصاصة اخترقته من جانبين |
| Onu, bir laboratuarda dizayn ettiler, şu anda sizin üzerinizde kullandığı yalanlarla beynini yıkadılar ki aileden ayrı yaşayamayasınız. | Open Subtitles | لقد صمموه في المختبر وقد غسلوا مخه بنفس الأكاذيب التي يملأ بها رؤوسكم... انكم لم توجدوا كفرع من عائلة |
| Ama bu teknoloji beynini büyütüyor, Dünya'da olmayan bir şey. | Open Subtitles | لكن التقنية التى استعملوها لجراحة مخه لا تشبه شيئاً على الأرض |
| Yapamam. Yapmamalıyım. Beyin ölümü. | Open Subtitles | لا يمكنني، لا يفترض بي ذلك نشاط مخه متوقف |
| Beyin dalgalarında küçük ama dağınık bir anormallik var. Muhtemelen beyaz madde kaynaklı. | Open Subtitles | أرى تغير بسيط غير طبيعي بموجات مخه ربما المادة البيضاء |
| Dent'in beyninin sol tarafındaki zarar onu korkunç bir canavara dönüştürmüştü. | Open Subtitles | إصابة دينت البالغة في الجانب الأيسر من مخه جعلت منه مجرم عنيف |
| beyninin salgıladığı sıvı akıl kontrolünde kullanılıyor. | Open Subtitles | السائل الذي يفرزه مخه يعمل كمادة للتحكم في العقول |
| Hastanın beyninde kavis var. Basınç artmayacak. | Open Subtitles | لدى المريض كهرباء في مخه لن يتزايد الضغط |
| Ya da dile sahip olmasına imkan tanıyan, beynindeki özel bir şey olabilir. | TED | ربما هو شيء مميز في مخه يجعله يستطيع تحدث اللغة |
| Gabriel çok nadir görülen bir genetik mutasyon geçirdi... ve bu da onun beynine bir mikroçip takmamızı sağladı. | Open Subtitles | "جابرييل" يمتلك طفرة جينية نادرة سمحت لنا بزرع شريحة في مخه |
| Bulabildiğim tek şey, beyindeki termik hücrelere zarar veren tıbbi bir sağlık sorunu. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي وجدته أنه كان مصاب بخلل في خلايا مخه المنظمة لدرجات الحرارة |