Burada binlerce oyuncu var. 500 krupiye var. Hepsi de günün 24 Saati beni soymaya bakıyor. | Open Subtitles | عندي آلاف اللاعبين,و 500 موزع يحاولون سرقتي و إفلاسي على مدار الساعة |
Kurbanın çalar Saati dokunduğum Zaman hafif bir ses çıkarıyor. | Open Subtitles | جعل الإذاعة على مدار الساعة ومركز فيينا الدولي في القليل من الضجيج في كل مرة كنت وول، |
- Önemli değil. Nina Getz'in ailesi Saat başı arıyor. Onlarla konuşmak istiyor musun? | Open Subtitles | لدى آباء جيتز نينا تتصل بي على مدار الساعة. |
Süperman yüzlerce ölümcül savaş başlığını etkisiz hale getirmek için sürekli çalışırken. | Open Subtitles | بينما سوبرمان تم تعمل على مدار الساعة لنزع مئات الرؤوس الحربية الفتاكة، |
Nightingale'i yakalamak ve tüm kurbanları için adaleti sağlamak için dur durak bilmeden çalışıyoruz. | Open Subtitles | نحن نعمل على مدار الساعة للقبض على "العندليب" والحصول على العدالة لجميع ضحاياه |
Ben çocukken, annem bir dava üzerinde Gece gündüz çalışıyordu. | Open Subtitles | وأنا صغير، كانت أمّي تعمل على قضية على مدار الساعة. |
7 günümüz var. Saate karşı yarışıyoruz. | Open Subtitles | لدينا فقط سبعة أيام نشتغل على مدار الساعة |
Marsilyalı bu isimsiz genç saatlerce konuşuyor başkalarıyla. | Open Subtitles | مجهول شاب مرسيليا هذا يتحدث على مدار الساعة يتحدث مع الآخرين |
Kızınız günün 24 Saati polis korumasında olacak. | Open Subtitles | ابنتك ستكون في حماية الشرطة على مدار الساعة |
Hepsini, günün her Saati gözetim altında tutamazlar. | Open Subtitles | لايستطيعون ان يتابعوا كل واحد منهم على مدار الساعة يوميا |
Haftanın 7 gün 24 Saati ve yılın 365 günü Benim için erişilebilir olmanı istiyorum | Open Subtitles | أريدك أن تكون متاحًا ليّ على مدار الساعة طوال السنة، كما لو أنّك موجود على البندقية التي في حزامي الرياضي. |
Kuru ekmek ve su, soğuk duş, Saat başı kıçında gezen gardiyanlar. | Open Subtitles | خبز وماء، حمّامات جليدية، وحرس يضربونه على مدار الساعة. |
Şu adam her Saat başı çöp toplamayı vaat ediyor. | Open Subtitles | هذا الرجل وعدكم بخدمة نظافة على مدار الساعة. |
Yani istediğimiz şey, kıta boyutundaki buzun kilometrelerce altını gözlemlemek ve bunu sürekli yapmak. | TED | إذَاً ما نريده هو صور رصد لما يوجد تحت كيلومترات من الجليد بمساحة قارة، ونريدها على مدار الساعة. |
Yuvalar sürekli kontrol altında tutulmalılar. | Open Subtitles | يتوجب أن تبقى الأعشاش محمية على مدار الساعة |
Nightingale'i yakalamak için dur durak bilmeden uğraşıyoruz ve kurbanlarının hepsi için adaleti arıyoruz. | Open Subtitles | نعمل على مدار الساعة للقبض على "العندليب" الحصول على العدالة لجميع ضحاياه |
Bu, 90 memurun Gece gündüz çalıştığı karışık bir operasyon. | Open Subtitles | هذه عملية معقدة تشمل 90 ضابطا العمل على مدار الساعة |
Müthiş bir performans. Saate bakın. | Open Subtitles | أداء رائع مراقبة على مدار الساعة هنا |
saatlerce kart oynardık. | Open Subtitles | كُنا نقدم ثلاث العاب من الخمس ورقات على مدار الساعة |
Amerikan iş ortağım beklenmedik bir Zaman çizelgesi ile geldi. | Open Subtitles | وسيلة الترابط الأمريكي وصل بشكل غير متوقع على مدار الساعة |
saatin çalmasından horozun ötmesine kadar ama bu anlık. | Open Subtitles | من تتناغم على مدار الساعة لالغراب الديك هو ولكن لحظة. |
- Skid, 6:00 yönünde ısı roketin arkanda. | Open Subtitles | التزلج، هناك صاروخ في الساعة 6: 00 على مدار الساعة. |
Yirmi dört saat açık tutulacak on telefon hattı lazım. | Open Subtitles | أحتاج عشر خطوط خارجية تعمل علي مدار الساعة |