| Yaşlı bir adam, yaralı bir kadın, korkmuş çocuklar ve bir cesetten ibaretiz. | Open Subtitles | لدينا عجوز وامرأة جريحة وأطفال مرتعبون وجثّة. |
| Bahsettiği görüntü bir fotoğraftı. Kadın ve erkekler çırılçıplak, bazıları jenital organlarını kapamaya çalışıyor, diğerleri bununla uğraşamayacak kadar korkmuş karda dizilmiş vurulup bir çukura atılmayı bekliyorlar. | TED | المعروض كان صورة , رجال ونساء مجردين من الملابس البعض يحاول تغطية أعضائهم التناسلية والاخرين مرتعبون من المضايقة مصطفين ببرود منتظرين اطلاق النار والقائهم في حفرة |
| Güçlü ve metanetli olduğunu düşünmekten korkuyorlar. | Open Subtitles | انهم مرتعبون لاناهم يعتقدون انكي تملكين القوى والنفوذ |
| Çocukların hepsinin uyuşturucu bağımlısı ve suçlu olduklarını sanıp, korkuyorlar. | Open Subtitles | إنهم يظنون بأنّ الفتية هنا جميعهم مدمني مخدّرات و جانحين -إنهم مرتعبون |
| Annem delinin teki ve herkes onu durdurmaya korkuyor. | Open Subtitles | أمي مخبولة، والجميع مرتعبون جدًّا على أن يردعونها. |
| Bir grup yabancının, kişisel belgelerini didik didik edeceği düşüncesiyle her birimiz gibi onlar da korkuyor. | Open Subtitles | أنهم مرتعبون شأنهم شأن أي واحدٍ منا، من تطفل حفنة غرباء وتلاعبهم بملافتهم الشخصية. |
| - Vay be, kanka. Cidden çok korkmuş. | Open Subtitles | رائع ياصاحبي، إنهم مرتعبون حقاً. |
| Bu insanlar bu insanlar korkmuş. | Open Subtitles | هؤلاء الناس هؤلاء الناس مرتعبون |
| Bellamy, millet korkmuş durumda ve bu can çekişen çocuk moraller iyice düşüyor. | Open Subtitles | أنظر يا (بيلامي), الناس مرتعبون و ذلك الفتى الذي يحتضر لا يرفع المعنويات هنا |
| Oldukça korkmuş durumdalar. | Open Subtitles | مرتعبون للغاية |
| Sadece korkuyorlar, inanmaya korkuyorlar. | Open Subtitles | إنّهم مرتعبون فحسب ويخافون الإيمان بذلك |
| Müşterilerim yarısı senden korkuyor. | Open Subtitles | نصف عملائي مرتعبون منك |