Her şeye bu kadar umutsuz ve ciddi gözle bakmakla hata ediyorsun. | Open Subtitles | أنت مُخطئة لكي تري كل شئ كما لو أنه مستميت و جدي |
Her şeye bu kadar umutsuz ve ciddi gözle bakmakla hata ediyorsun. | Open Subtitles | أنت مُخطئة لكي تري كل شئ كما لو أنه مستميت و جدي |
umutsuz bir adamın etkisiz hamlesi olabilir ama çekiştirip durduğu tek konu bu. | Open Subtitles | ربما يبدو أقل من رجل مستميت لكنها المسألة الوحيدة التى يستطيع تدبيرها للإنسحاب |
Zavallı adam çaresiz. Ne derseniz yapacaktır. | Open Subtitles | إن الرجل الفقير مستميت إنه سيعمل أي شئ تقول عليه |
Ya bunu tek başına yapacak kadar çaresiz kalacak ya da servetinden vazgeçip kaçacak. | Open Subtitles | إما أنه في وضع مستميت ليفعلها وحده أو يرغب بإحاطة ثروته والهرب |
Kendi teşhisini çaresizce onaylatmak istiyor ve karşı gelenlere de şiddet uygulayacaktır. | Open Subtitles | إنه مستميت ليؤكد تشخيصه الذاتي وسوف يكون عنيفًا تجاه من لا يفعل. |
Bak, üzgünüm ahbap. Çaresizdim. | Open Subtitles | أنظر أنا آسف يا رجل لقد كنت مستميت |
İçinde karışıklık, hüsran ve kavrayış için umutsuz bir mücadele var. | TED | إنها مشبعة بالحيرة، والإحباط، وقتال مستميت من أجل الفهم. |
Roz'u kız arkadaş olarak tanıtacak kadar umutsuz durumda mısın? | Open Subtitles | أنت مستميت جداً بِحيث أنت تُحاولُ أَنْ تُثيرَ إعجاب هؤلاء الناسِ بإمتِلاك روز تَدّعي لِكي يَكُونَ نوع من صديقةَ الكأسِ؟ |
Artık umutsuz olma. Sana tek bir şey söyleyeceğim. | Open Subtitles | ورجل مستميت يعتقد, بأى طريقة أنت تنظر لها شىء واحد.. |
Söylediği şey şu ki, eğer bu adam bize geldiyse, oldukça umutsuz bir durumda olmalı. | Open Subtitles | ما تريد قولة أن الرجل لو جاء الينا ,مستميت الى حد ما |
İttifak Devletleri savaş alanındaki zaferle evde ki yıkım arasında umutsuz bir yarışı yürütüyorlardı. | Open Subtitles | السلطات المركزية كانت تركض فى سباق مستميت بين النصر فى ساحة المعركة والإنهيار في الوطن |
umutsuz bir müvekkil için umutsuz öneriler. Bu laflar bu mahkemeyi aşağılıyor, sizleri. | Open Subtitles | اقتراحات مستميتة لأجل عميل مستميت |
Değişmen için Tanrı'nın o masum insanları katledecek kadar çaresiz olduğunu düşünüyorsun. | Open Subtitles | أتعتقد أن الله مستميت عليك لهذه الدرجة لتغير طريقك وقام بذبح كل هؤلاء الأبرياء ليثبت وجهة نظره ؟ |
Çok çaresiz bir adam buldum. Tam üzerine bahis oynamalık. | Open Subtitles | وجدت رجلاً مستميت جدا سنجعله للمراهنة |
Kötü bir dönemdeysen çaresiz görünürsün. | Open Subtitles | عندما أنت على a شريط سيئ جداً، تَبْدأُ أَنْ تُصبحَ مستميت. |
Ve ürünlerini satmak için çaresiz durumda olduğunu. | Open Subtitles | وأنك تكره أن تكون سمينة وأنك مستميت ... ِ ... لبيعمنتجاتك |
Buradan gitmeye çalışan çaresiz biri için yeniden kaybolma konusunda oldukça acelecesin. | Open Subtitles | كشخص مستميت ...للخروج من هنا أنت بالتأكيد مستعجل من أجل أن تضل طريقك ثانية |
- Sonra Marcel çaresiz olduğunu söyledi. | Open Subtitles | - مارسيل قالَ بأنّك كُنْتَ مستميت - |
Sonuçsuzca çabaladı, çaresizce debelendi ve soğuk, siyah su kaderini sonsuza dek mühürledi. | Open Subtitles | وكافح بشكل مستميت ولكنه فشل بيأس حيث البرد, والمياه السوداء انهت مصيره الى الأبد |
Deneme çıkışı çok çaresizce görünmedi ya? | Open Subtitles | الإختبار إنفصل صوتى مستميت إلى حد ما؟ |
Bana Allison'u getirdiğin gece onun içindeki can dışarı çıkmak Umutsuzca çırpınıyordu. | Open Subtitles | ،الليلة التي احضرت اليسون الي كانت الحياة بداخلها تحاول الخروج بشكل مستميت |