| 14 ve 17 yaşları arasındaki sekiz şüpheli bu hafta sonu mahkemeye verildi. | Open Subtitles | تم استدعاء 8 مشتبه بهم إلى المحكمة أعمارهم تتراواح بين 14 و 17 |
| İki şüpheli gördüğünden emin. Caddy'i kaldırmak için kriko kullanmışlar. | Open Subtitles | عينه رأت اثنين مشتبه بهم قال استخدموا رافعه لرفع السياره |
| İki kişiyi kaçırmak ekip gerektirir, birden fazla şüpheli var. | Open Subtitles | حسناً .. ألتقاط شخصين يتطلب فريقاً .. مشتبه بهم متعددين |
| Evet bu yüzden bölgedeki şüpheliler üzerinde düşünüyorum. | Open Subtitles | نعم، ولهذا أعتبر كل رجال القانون المحليين، مشتبه بهم |
| Dedektifliğe başladığım ilk zamanlarda bu tür ülkelerde birçok şüpheli kaybettim. | Open Subtitles | في أيامي الأولي كمحقق فقدت عدة مشتبه بهم لمثل هذه الدول |
| Bir daha oteline şüpheli adamlar gelecek olursa... hemen bize bildirsin. | Open Subtitles | ان في المرة القادمة عندما يدخل اناس مشتبه بهم فندقه فليحذرنا منهم |
| Ben gidince halk olurlar. O zamana kadar hepsi sadece şüpheli. | Open Subtitles | عندما أرحل سيكون لديك جماهير وحتى ذلك، كل ما لديك حفنة من مشتبه بهم |
| Şu ana kadar üç tane şüpheli var, biri uygun. | Open Subtitles | حتى الأن لدي ثلاثة مشتبه بهم و واحد محتمل |
| Bunu kimin yaptığını asla bilemeyeceğiz. Kasabadaki herkes şüpheli. | Open Subtitles | لا أعتقد بإمكننا معرفة الفاعل ، الجميع مشتبه بهم |
| İnsanlar öldü. Hiç şüpheli yok. | Open Subtitles | فقد العديد من الارواح ولم يتم تسمية اي مشتبه بهم |
| Bayan Lotnick, 1969'daki baloda kaçırılan kurbanlardan biriydi ve bir şüpheli bulunmamıştı. | Open Subtitles | لقد كانت واحدة من الضحايا التى تم أختطافهم عام 69 بالرغم من ذلك لا يوجد أى مشتبه بهم |
| Gizemli kumlar. Gizemli iplik. Ortada şüpheli yok. | Open Subtitles | الرمال الغموض، والألياف الغموض، أي مشتبه بهم. |
| Şu an için ellerinde şüpheli yok. | Open Subtitles | وحتى هذه اللحظة لا يوجد مشتبه بهم محتملون |
| Polise yakın kaynaklara göre, daha bir şüpheli yok. | Open Subtitles | طبقاً لمصادرِ الشرطةِ، ليس هناك مشتبه بهم في هذا الوقتِ. |
| Evet var. Elimizde bu olayla ilgili başka şüpheliler de var. | Open Subtitles | أجل، يوجد هناك، لدينا مشتبه بهم آخرون في هذا الشيء |
| Bu ayın başlarında Küba'ya gelirken görüntülenen El Kaide şüphelileri | Open Subtitles | مشتبه بهم القاعدةَ، رَأى على وصولهم في كوبا في وقت سابق من هذا الشهر، |
| Sadece lastik izleriyle ilgili dört zanlı var. | Open Subtitles | لدينا أربعة مشتبه بهم بسبب آثار العجلات فقط |
| Gözaltında iki şüphelimiz var ama ikisinin parmak izleri de koli bandında çıkmadı. | Open Subtitles | قبضنا على اثنين مشتبه بهم وليس لدينا بصماتهم على الشريط اللاصق |
| Çünkü bu 5. çocuk ve duyduğuma göre hala tek bir şüpheliniz bile yok. | Open Subtitles | هذا هو الطفل الخامس على ما سمعت وليس لديك حتى الان اي مشتبه بهم. |
| - Hayır ama toy olduğunu sezdiler. - şüpheli olmadıklarına emin miyiz? | Open Subtitles | لا ، و لكنهم شعرو بأن عوده أخضر هل نحن على يقين من أنهم ليسوا مشتبه بهم ؟ |
| Olağan şüphelilerle bu olay yerinden alınan DNA örneklerinin karşılaştırılmasını istiyorum. | Open Subtitles | أريد مقارنة بين مشتبه بهم معروفين والحمض النووي من هذه المواقع |
| Üç ana şüphelin, | Open Subtitles | أكثر ثلاثة أشخاص مشتبه بهم لديك هم |
| Quinn artık şüpheli değil. Artık ne zanlımız var, ne de ipucumuz. | Open Subtitles | كوين" خارج دائرة الاتهام" وليس لدينا مشتبه بهم او ادله |
| Sorgulamak ve teslim etmek üzere terör şüphelilerini yakalama. | Open Subtitles | الامساك بارهابيين مشتبه بهم للاستجواب والتسليم. |
| Diğer yandan her bir dava dosyasında cinayet sebeplerinin farklı sebeplerden, farklı şüphelilerden olduğu yazıyor. | Open Subtitles | عدا ذلك، تم تسجيل دوافع مختلفة في التقارير و مشتبه بهم مختلفون لكل قضية |
| Başka zanlılar olduğuna inanıyoruz. | Open Subtitles | نؤمن بأنّ هناك مشتبه بهم آخرون |
| Yani suçlu şüphelilere suç yüklemiş. | Open Subtitles | فضلاً عن تحديد المشتبه بهم إذاً هو حدد مشتبه بهم مذنبون، سيدي؟ |