| Orlando davasında şüpheli değildim Sayın Hâkim. | Open Subtitles | لم أكن مشتبه به في قضية أورلاندو، سيادتك |
| Arabanın arkasında bir şüpheli varken, sizi götüremem. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أقلك مع مشتبه به في نفس السيارة |
| Evlenmek üzere olduğun adam, yakından ilgilendiğin adamın cinayet şüphelisi. | Open Subtitles | الرجل الذي أنت على وشك الزواج منه مشتبه به في قتل الرجل الذي تهتمين به كثيرا |
| Hastahanede bir şüphelimiz var. Neler olup bittiğini çok yakında anlayacağız. | Open Subtitles | لدينا مشتبه به في المستشفى و مهما كان الذي يحصل سوف نعرف عما قريب |
| Yani cinayet şüphelisinin tuvalette tek başına vals yapmasına izin verdiniz. | Open Subtitles | إذًا تركت مشتبه به في جريمة قتل يذهب إلى دورة المياه لوحده؟ |
| Veliaht Prensin vurulmasıyla ilgili bir şüpheliniz varmış. | Open Subtitles | لديك مشتبه به في قضية إطلاق النار علي ولي العهد |
| Az önce Collier'ın öldürülmesiyle alakalı bir şüpheliyi tutukladılar. | Open Subtitles | " لقد اعتقلوا مشتبه به في قتل " كولير |
| Okul yönetimi dünkü olay için bir şüpheli bulmuş. | Open Subtitles | المدرسة تظن بأن لديها مشتبه به في حادثة الصالة ليلة البارحة |
| Birazda gerçek dünyada şüpheli arayalım mı, ne dersiniz? | Open Subtitles | دعونا نبحث عن مشتبه به في العالم الحقيقي .. هل نفعل ذلك ؟ |
| Dakikalar içinde, herkes, bir evhanımının oğlunun, bir diğerinin kızını boğmaktan şüpheli olduğunu öğrenmişti. | Open Subtitles | .. خلال لحظات، سمع الجميع أن ابن ربّة منزل مشتبه به .. في خنق ابنة ربّة منزل أخرى |
| BöLgede birden fazLa şüpheli oLduğunu söyLediLer. | Open Subtitles | النداء الأول قال أنـّه يوجد أكثر من مشتبه به في المنطقة |
| - Yeni vakamızdaki ilk şüpheli dün yakalandı. | Open Subtitles | أوّل مشتبه به في قضيّتنا الجديدة أُحضِرَ البارحة. |
| Sadece doğma-büyüme Miami'li olduğunu, yedi cinayetin şüphelisi olduğunu, ama asla suçlanamadığını | Open Subtitles | مشتبه به في سبعة جرائم قتل لكنه لم يكن سوى مجرد مُتهم هذا الرجل هو السيد النظيف |
| - Peki, cinayet şüphelisi olduğunu düşünürsek, | Open Subtitles | حسنًا ، باعتباره الآن مشتبه به في قضية قتل |
| Lütfen şunu unutmayın, bu adam öldürülen polisin baş şüphelisi. | Open Subtitles | يرجى تذكر، والناس وهذا هو مشتبه به في جريمة قتل ضابط إنفاذ القانون |
| Liman Koyu Kasabı davasında yeni bir şüphelimiz olduğunu duymuşsundur eminim. | Open Subtitles | بالتأكيد سمعتَ عن وجود مشتبه به في قضية "سفّاح مرفأ الخليج" |
| Bu mekânda soruşturmamızla ilgili bir şüphelimiz olduğuna inanıyoruz. | Open Subtitles | لدينا سبب يدعونا للظن بأن مشتبه به في تحقيقنا موجود في الملكية |
| Ama hâlâ bir katilimiz ve kaçan bir şüphelimiz var. | Open Subtitles | لكن مازل لدينا مشتبه به في حادثة قتل و خطف طليق بالخارج |
| Neden bir cinayet şüphelisinin bizimle yaşadığını öğrenmek istedi. | Open Subtitles | أراد أن يعرف عن سبب وجود مشتبه به في جريمة قتل يقيم في منزلي, |
| Anladığım kadarıyla, göz altında bir şüpheliniz varmış. | Open Subtitles | أفهم أن لديك مشتبه به في الحجز |
| Az önce Collier'ın öldürülmesiyle alakalı bir şüpheliyi tutukladılar. | Open Subtitles | " لقد اعتقلوا مشتبه به في قتل " كولير |
| Joe, bunlar Lyons David ve Kerew Wallace, cinayet zanlısı. | Open Subtitles | جو، وجدت ديفيد ليون ؛ مشتبه به في قتل والاس كيرين |
| İki kişinin katil zanlısıyım. | Open Subtitles | إسمع, انا مشتبه به في مقتل سيدتين |
| Efendim, CTU, David Palmer suikasti şüphelisini öğrendi. | Open Subtitles | سيدي وحدة مكافحة الإرهاب لديها مشتبه به في حادثة إغتيال الرئيس بالمر |
| Burada dolandırıcılık suçu var. Polis memurunun bir miktar parasını dolandırmaktan şüpheliymiş. | Open Subtitles | إنه مشتبه به في قضية رشوة ضابط شرطة. |