Senden sadece... benimle olmanı istiyorum. | Open Subtitles | لذا فأنا أطلب منكِ فقط مصاحبتي |
Düşündüm de belki baloya gidiyorsundur, diye... ve... veya... eğer öyleyse belki benimle gitmek istersin veya, diyorum ki, her neyse. | Open Subtitles | كنت أتسائل فقط إنه ربما تريدين مصاحبتي إلى حفلة التخرج، و... إن أردتي هذا، ربما تريدين أن تأتي.. |
Öyle yaptılar ama eminim benimle takıldığın için senin hayatında zehir oldu. | Open Subtitles | ...بالفعل كانوا كذلك ولكنني متأكد ان الناس يزعجونك هنا على مصاحبتي |
Gördün mü? benimle takılmak çok eğlenceli. | Open Subtitles | أترى , من الممتع مصاحبتي |
Gerçi daha bir ay var ama benimle baloya gitmek ister misin? | Open Subtitles | هل تريدين مصاحبتي للحفل ؟ |
Üç yıl önce benimle çıkmış olsaydın şimdiye, Ida Teyzem'in Belçika'dan bir kedi aracılığıyla kaçak olarak getirdiği broş senin olabilirdi. | Open Subtitles | لو أنك وافقت على مصاحبتي منذ ثلاث سنوات مضت "لكنت الآن تملكين مجوهرات عمتي "آيدا و التي قامت بتهريبها من بلجيكا داخل جسد هرة |
Kelsey'yi kötü etkilediğimi ve bir daha benimle görüşmeye izni olmadığını söyledi. | Open Subtitles | و إنني سيئة التأثير و لن يسمح لـ(كيلسي) مصاحبتي بعد الآن |
Tony'ye de benimle gelmesini söylüyordum. | Open Subtitles | كنت أخبر (توني) أن عليه مصاحبتي. |