| Gizemli kız sayesinde, güzel bir barış yapacaklar. | Open Subtitles | هما سيتوصلان إلى مصالحة سعيدة, والشكر للعذراء الغامضة |
| Ben de öyle düşündüm ve yine de, güzel bir barış teklifiyle uyandım. | Open Subtitles | اعتقدت ذلك أيضاً لكن مع ذلك، استيقضت على هدية مصالحة جميلة |
| O ölene dek barış falan olmayacak. | Open Subtitles | لن توجد اي مصالحة حتي يلقي حتفه |
| O mektubu barışma umuduyla Seattle'a taşınmadan önce yazmıştım. | Open Subtitles | كَتبتُ هذه الرسالةِ مباشرةً قبل جِئتُ إلى سياتل تَمنّي لa مصالحة. |
| - Bu barışma seksi değil, ayrılma seksi. | Open Subtitles | هذه ليست مصالحة في الفراش -بل انفصال في الفراش |
| Bu nedenle, ister inan, ister inanma, efendim, bu bir barış çubuğu. | Open Subtitles | صدقني أو لا هذه زجاجة مصالحة |
| Bu bir barış göreviymiş. | Open Subtitles | كانت هذه عملية مصالحة |
| Daha da fazlası. Bir barış teklifi. | Open Subtitles | اعتبريها مصالحة |
| Vay canına, barış seksi yapmış olmalılar. | Open Subtitles | لا بد أنه جنس مصالحة |