O yaratıkların kör olarak avlanmalarını sağlayan gelişmiş bir işitme sistemleri var. | Open Subtitles | حَسناً، تلك المخلوقاتِ تَمتلكُ نظام سمعي مطور يَسْمحُ لهم لتَعْقيب بدون رؤية |
Benimki tamamen gelişmiş bağışıklık sistemine sahip. | Open Subtitles | لدى جنيني نظام مناعة مطور بالكامل |
Ben imarcıyım. | Open Subtitles | أنا مطور. |
Yeni doğmuş bir kelebekte bu tüp iki parça halindedir ki aslında bunlar ağız sisteminin yüksek modifiyeli parçalarıdır. | Open Subtitles | في الفراشات التي خرجت حديثا, هذا الأنبوب مكون من جزئين وهو في الحقيقة, زوج مطور جدا من اجزاء الفم. |
Son üç yıldır Güney Bronx'lu bir inşaat müteahhidi ile çalışıyorum düşük gelirli ve ekonomik bütçeli binalara sanat çalışmaları yapabilmek, sanatı ön plana çıkarmak, hayata katmak için. | TED | وعملت على ذلك منذ 3 سنوات مع مطور من جنوب برونكس لنقل الفن إلى الحياة وتقليل تكاليف المباني والمنازل |
Ve bu gece video oyunu geliştiricisi Kevin Freeman hayalinin gerçeğe dönüşeceğini görecek. | Open Subtitles | و الليلة , مطور العاب الفيديو كيفن فريمان على وشك ان يكتشف |
Bir imarcı arsayı satın almış ve dozerle üstünden geçmeyi planlıyor. | Open Subtitles | اشترى مطور الكثير ويخطط لهدم ذلك. |
Aşırı gelişmiş olduklarından, çok daha güçlü bir ısırığa olanak sağlıyorlar. | Open Subtitles | مطور بحيث يسمح بعضّة أقوى بكثير . |
Çok gelişmiş, daha güçlü bir ısırığa olanak sağlıyor. | Open Subtitles | مطور بحيث يسمح بعضّة أقوى بكثير . |
Ben imarcıyım. | Open Subtitles | أنا مطور. |
Yüksek modifiyeli M-590, portatif sistem. | Open Subtitles | إنه نظام (م 590) مطور جدا يحمل يدويا |
Anne 5 yaşındayken ölmüş, baba da gayrimenkul müteahhidi. | Open Subtitles | أمها ماتت عندما كان عمرها 5 سنوات والدها مطور عقارات |
Evet, dün Amsterdam'da bir emlak müteahhidi gizemli bir hastalıktan dolayı öldü. | Open Subtitles | إذاً ، بالأمس في امستردام (هولندا) مطور عقاري توفيّ إثر مرض غامض |
Lionel Gitt, emlak müteahhidi. | Open Subtitles | (لايونيل جيت).. مطور عقاري ناجح. |
Adrew işsiz bir yazılım geliştiricisi. | Open Subtitles | أندرو الآن مطور برمجيات عاطل عن العمل |
Kenneth Brown. Bir mülk geliştiricisi. | Open Subtitles | (كينيث براون) إنه مطور عقاري |
Bence kendisi buraya lüks bir cazadır kurmak isteyen bir imarcı. | Open Subtitles | اظن بأنه مطور و يريد ان يضع هنا منتجعا |