En azından benimle bir iş yapacağına emin olabilirsin. | Open Subtitles | هناك ثقة من رغبتك في الدخول معي في العمل أيضاً.. |
Nedense benimle bir odadayken dışarıda olduğundan daha rahat olduğunu hissediyorum. | Open Subtitles | بطريقةً ما أشعر أنك ستشعري أكثر وكأنك بمنزلك وأنتي معي في حجرة |
Tek bildiğim şey 20,000 kölenin benimle birlikte bu küçük kilisede yaşadığı gerçeği. | Open Subtitles | كل ما أعرفه 20 ألف من الرقيق عاشوا معي في هذه الكنيسة الصغيرة |
Radyocu çocuk sayesinde bütün Seattle'da benimle aynı fikirde. | Open Subtitles | وبفضل فتى الراديو هذا فان كل سياتل تتفق معي في هذا |
Hem benimle, hem de benimle çalışıyor ve onun çevre işlerini yönetiyorum, evet. | Open Subtitles | معي هو يعمل معي في ذلك وانا اتول ادارة .بيئة عمله , نعم |
.. son zamanlarda benim yanımda az bulunuyorsun. | Open Subtitles | لقد كانت قصيرة قليلا معي في الآونة الأخيرة. |
Gece onu da yanıma alacaktım. O da kaçmanın bir parçası. | Open Subtitles | كنت سآخذها معي في الليل إنها جزء من الخطة |
Şey, işte benimle aynı kabine sığamaz. | Open Subtitles | حسنا، لا يستطيع أن يصلح في حجرة معي في العمل. |
Anne. Lütfen bu konuda benimle kakışma? | Open Subtitles | أمّي، من فضلك لا تجادلي معي في هذا الأمر |
benimle beraber geleceği yaratmak istiyorlar. | TED | يريدون أن يتعاونوا معي في خلق المستقبل. |
Kimsenin benimle bir yere yürümesine ihtiyacım yok. | Open Subtitles | لا أحتاج إلى أي شخص لكي يتمشى معي في أيّ مكان. |
Hayatının kalan kısmında benimle bir odada geçirmeyi istemiyorsan kırma. | Open Subtitles | الا اذا كنت لا تريد النوم معي في غرفة واحدة لباقي حياتك |
Hayatının kalan kısmında benimle bir odada geçirmeyi istemiyorsan kırma. | Open Subtitles | إلا إن أردت النوم معي في غرفة لبقية حياتك |
Benim evime gelip, benimle birlikte yaşamanın çok iyi olacağını düşünüyorum. | Open Subtitles | كنت أفكر أن أفضل فكرة أن تأتي لتعيش معي في منزلي. |
Ve de doğru hatırlıyorsam, Latin'i benimle birlikte seyahate çıkaran sendin. | Open Subtitles | وإذا كنت أتذكر فأنت من قام بإرسال اللاتيني معي في رحلتي |
O odada benimle birlikte olduğu için ne kadar gurur duyduğunu söyledi ve topluluğumuzun koşullarını geliştirmek için birlikte çalışmak konusunda konuşmaya başladık. | TED | واعترف أنه كان فخوراً لأنه كان معي في تلك الغرفة، وبدأنا نتحدث عن العمل معاً لنطور وضع مجتمعنا. |
Gerçekten Buckland'da benimle çalışmak istiyor musun? | Open Subtitles | أحقاً تريدين العمل معي في مؤسسة، باكلاند؟ |
Otur! Şimdi, teklifim şu. Seni çocuklarının birinden kurtarıp Stitch Manor'da benimle birlikte yaşamasına izin vereceğim. | Open Subtitles | هذا هو عرضي , سأريحك من أحد أطفالك و أجلبه للبيت معي في ستيتشمانور. |
Ben İrlanda'yım. İrlanda'da benimle dans etmeye gelin. | Open Subtitles | أنا من أيرلندا , فتعال أرقص معي في إيرلندا |
Benim hizmetli olduğumu senin de benimle birlikte kazan dairesinde yaşamak zorunda olan karısı olduğunu hayal et. | Open Subtitles | وأنت زوجة البواب، التي يجب عليها العيش معي في غرفة الخدمات |
Bak, burada benim yanımda, istediğin kadar kalabilirsin. | Open Subtitles | اسمعي، يمكن أن تبقي هنا معي في المزرعة طالما تريدين |
Bir gün parka gelip yanıma oturabilirsin. Programım boşalırsa, belki. | Open Subtitles | بإمكانك المجيئ والجلوس معي في الحديقة يومًا ما |
Bu işte benimle olursan kazandığım her doların yarısını sana vereceğim. | Open Subtitles | اذا كنت معي في هذا سأعطيك 50 سنتا من كل دولار أربحه |
Bu çürümüş organizasyonu temizlemek için geldim ve bu konuda benimle çalışacağına güveniyorum. | Open Subtitles | حضـُـرت إلى هنا من أجل أن أنـُـظف هذا الروتين هنا وأنا أثق بك للعمل معي في هذا |
teknolojinin ana sınırlarında farklı alanlarda bilgi toplamak için benimle beraber çalışan 10 kişi var,ve biz modeller inşa ediyoruz | TED | لديّ فريق من 10 أشخاص يعملون معي في تجميع البيانات باستخدام قياسات أساسية للتكنولوجيا في مختلف المجالات، و نبني النماذج. |
Bu haftasonu seni de yanımda götürmem gerekecek. | Open Subtitles | علي أن آخذك معي في عطلة نهاية هذا الأسبوع |
Eninde sonunda benimle konuşacağını sen de biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | هل تعرفين انكِ أنتي الذي ستبدئي التحدث معي في النهايه |