Gece yarısından hemen sonra erkek arkadaşıyla kavga ettikten sonra. | Open Subtitles | و بعد منتصف الليل بفترة وجيزة بعد أن تشاجرت مع خليلها |
Ya da erkek arkadaşıyla yatmıştım ve benimle konuşmak istemeyeceğini biliyordum. | Open Subtitles | أو لأني قمت بممارسة الجنس مع خليلها |
Ya da erkek arkadaşıyla yatmıştım ve benimle konuşmak istemeyeceğini biliyordum. | Open Subtitles | أو لأني قمت بممارسة الجنس مع خليلها |
- Tamam. - Bu fotoğrafların çoğunda sevgilisiyle birlikte. | Open Subtitles | يَبدو أنّها مع خليلها في العديد من هذه الصور |
Bir park yerinde oturup onun eski sevgilisiyle birlikte izlediğimi biliyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تدركين أني جالس وحدي في موقف للسيارات أشاهدها مع خليلها السابق |
Amber'e yazılmamıştı. Amber yazmıştı. Hala erkek arkadaşıyla birlikteydi. | Open Subtitles | لم يكن لـ(آمبر)، بل كان منها كانت لا تزال مع خليلها |
Doğru ya. erkek arkadaşıyla. | Open Subtitles | صحيح، مع خليلها |
erkek arkadaşıyla birlikte gidecekmiş. | Open Subtitles | أهناك خطط كبيرة؟ -سوف تقوم برحلة مع خليلها . |
Gabriel Anabelle'in erkek arkadaşıyla partiye gittiğini söyledi ama ortada onun ilişkide olduğunu gösteren bir kanıt yok. | Open Subtitles | قالت (غابريل) أنّ (آنابيل) ذهبت إلى الحفل مع خليلها لكن ليس هناك دليل على أنّها كانت بعلاقة. |
Doktorun sabahları mesaisi başlamadan önce, erkek arkadaşıyla kırıştırdığını söyledi. | Open Subtitles | قالت أنّ الطبيبة أرادت أن تحصل على (كويكي)=(مُضاجعة سريعة) مع خليلها قبل بدأ الجولات على المرضى في الصباح. |
erkek arkadaşıyla Virginia Kumsalı'nda bu sayede acele ettiğinde eve gelmesi ne kadar zaman alıyor göreceğiz | Open Subtitles | إنّها في شاطيء (فرجينيا) مع خليلها لذا... سنرى إلى متى ستعود إلى المنزل |
Sonra eve geldim ve Claire'i erkek arkadaşıyla partiye gönderdim, böylece bir mazereti olacaktı. | Open Subtitles | ...ثم عدت إلى المنزل و وأرسلت (كلير) إلى الحفل مع خليلها لكي يكون لها حجة غياب |