Nasıl flört ettiniz bunu konuşmak istiyorum ve konuşacağız da. | Open Subtitles | أريدك أن تتحدث عن مغازلتك وسنصل إلى هناك. |
Bak buraya eğlenmeye ya da seninle flört etmeye gelmedim. | Open Subtitles | اسمع ,أنا لست هنا للمرح أو مغازلتك |
Bak, sadece ona kur yapmandan yoruldum, bu hiç hoş değil. | Open Subtitles | انت تعلم لقد سئمت من مغازلتك إياها هذا كل شيء انه ليس جيداً |
İstediğim saatte sana kur yapabilirim. | Open Subtitles | يمكنني مغازلتك في أي وقت أريده |
Havan söndüğü için kusura bakma, ama Naomi ve Jen ile üçlü flörtün bitti. | Open Subtitles | حسنا، آسفة لتفجير فقاعتك الصغيرة، لكن مغازلتك مع (نايومي) و(جين) إنتهت. |
- Carol'a asılmandan bıktım usandım artık! | Open Subtitles | لقد سئمت وتعبت من (مغازلتك لـ(كارول |
Ama nişanlım ile flört ettiğin için seni affedemem. | Open Subtitles | لا أستطيع مسامحتك على مغازلتك لخطيبتي. |
- flört her şeyi açıklıyor sanırım. | Open Subtitles | الأن فهمت هذا الشرح الواضح لكل مغازلتك |
Toplantılarda flört etmeyi bırakırım. | Open Subtitles | سأتوّقف عن مغازلتك في هذه الإجتماعات |
Neden seninle flört etmeyi bu kadar zorlaştırıyorsun? | Open Subtitles | لماذا تجعلين مغازلتك صعباً جداً عليّ ؟ |
(Gülüşmeler) Ve ona "Pardon -- flört etmeye çalışmıyordum." | TED | (ضحك) وينبغي علي أن أعتذر له قائلة: "آسفة، لم أحاول مغازلتك." |
- Hatalıydım. flört etmeni fazla abarttım. Sylvia ile yemek yedim ve bunu herkesin yaptığını bana açıkladı. | Open Subtitles | لقد كنت غاضبة بشأن مغازلتك حتى تناولت الغداء مع (سلفيا) و وضحت لي أن الكل يغازل |
Sana kur yapmaya geldim. | Open Subtitles | لقد جئت من اجل مغازلتك |
Earl, kur yapma şeklin terbiyesizlikten şu kadarcık uzakta ve bunu yapmakta kolay değil. | Open Subtitles | يـا (إيرل) مغازلتك هي فقط الحق في كمية مناسبة من القذارة. وذلك ليس سهلاً. |
- Sana hiç kur yapms myd? | Open Subtitles | - هل حاول مغازلتك |
Ezio Contarini ile flörtün göz önüne alındığında. | Open Subtitles | (بالنظر إلى مغازلتك مع (إزيو كونتريني |
- Carol'a asılmandan bıktım artık. | Open Subtitles | (لقد سئمت من مغازلتك لـ(كارول |