"مفرّ" - ترجمة من عربي إلى تركي

• kaçış
• kaçınılmaz
• çıkış
• kaçacak
• kaçınılmazdı
• kaçınılmazdır

Bir yandan senin için de üzülüyorum çünkü biliyorum ki, bu ormandan kaçış yok.
ولكني آسف لكِ، لأني أعرف أنه ما من مفرّ من هذه الغابة

Pek rahatlatıcı bir kaçış değildi.
حسنٌ، إنّها ليست تحديدًا مفرّ للاسترخاء.

Bu da bizi kaçınılmaz sonuca yönlendiriyor.
وهو ما يقودنا إلى الإستنتاج الذي لا مفرّ منه

Yeteri kadar zaman geçince kaçınılmaz gerçekle yüzleşeceksiniz.
وبعد مرور وقت كافٍ، ستنتهين لحقيقة لا مفرّ منها

Ancak birlikte bir çıkış yolu bulabileceğimizi biliyorum.
ولكن معاً، أعلم أننا نستطيع العثور على مفرّ.

Yukarı, aşağı, sola, sağa. Öne ve arkaya... kaçacak yerin yok!
فوق، تحت، يمين، يسار، من الخلف، والأمام، ليس لكَ من مفرّ!

Mantıksal olarak konuşursak, bu kaçınılmazdı. Yaklaştığımız herhangi bir zaman olabilirdi.
كان كلاماً منطقياً، لا مفرّ منه يمكن أن يحدث بأيّ وقتٍ نصبح قريبين

Hayır, değiştiremeyiz. Kader böyle bir şeydir, kaçınılmazdır.
كلاّ لا يمكننا، فلا مفرّ من القدر

Bir hedef belirlediğinde kaçış yoktur.
بمجرّد أن ينتقي هدفه، فلا مفرّ.

Bundan kaçış da yok. Ancak ölünce kurtulacağız.
ولا مفرّ من ذلك إلّا إذا مُتنا

Ölüm dışarıda... Ondan kaçış yok.
الموت في الخارج ولا مفرّ

kaçış yoktur Pire Tüfeği'mden. Değil mi ya?
لا مفرّ من براغيثي، أجل.

Kaçamazsın, kaçış yok.
لن تفلت أبدًا ليس هناك مفرّ

Artık sürünün gücünden kaçış yoktur.
لا مفرّ الآن من قوّة الجماعة

Hey, sorun çıkabileceğini biliyorduk. Bu kaçınılmaz.
أنظر، كلانا يعلم أنه سيكون هناك مشاكل، هذا لا مفرّ منه.

Bu senaryoda olmaları kaçınılmaz ama başa çıkabiliriz.
تلكَ أحداث لا مفرّ منها، لكن يمكننا العمل على تلكَ النقطة.

Demek istediğimi anladın mı? Seni için asıl problem Varolmayan Ülke'den çıkış olmaması.
لا يا صغيري، مشكلتك الحقيقيّة هي أنّه لا مفرّ مِنْ "نفرلاند"

Asıl gerçek bu ve buradan çıkış yok.
هذه هي الحقيقة، ولا مفرّ

Dere yatağında hapsolan sığırın kaçacak hiçbir yeri yok.
بعد أن حُوصر في مجرى المياه ليس للثور مفرّ

Yol aniden kesildi, düşmandan kaçacak yer yok.
بانسداد الطريق فجأة فلا مفرّ من المفترس

Bütün şehrin senin bu davranışlarını duyması kaçınılmazdı.
لم يكن هناك أي مفرّ للمقاطعة بألّا تسمع أي شيء حول سلوككِ.

Ama son bulması kaçınılmazdır.
لكن ليس هناك مفرّ من النهاية.