| Amına koyayım, kilitli bile değil. | Open Subtitles | اللعنة، هذا الشيء اللعين ليس مقفلاً حتّى |
| Kutu, yol boyunca valizimde kilitli kalacak ve onu kimse görmeyecek. | Open Subtitles | الصندوق سيكون مقفلاً في حقيبتي طوال الطريق ولن يراه أحد |
| Sana söyledim, geceleri kapını kilitli tut. | Open Subtitles | لقد قلتُ لكِ عليكِ أن تبقي الباب مقفلاً أثناء الليل |
| Belki buna odanda devam etmeliyiz kapı kapalı ve kilitli olarak. | Open Subtitles | ربما علينا إنهاء هذا في غرفتكِ, مع الباب مغلقاً و مقفلاً, اعني.. |
| Ben, ağzımı kapalı başımı eğik tuttum. | Open Subtitles | أما أنا، فقد أبقيت فمي مقفلاً ورأسي للأسفل |
| Pek bir şey yok. Bankanın içinde duman vardı. Kapı kilitliydi. | Open Subtitles | ليس كثيراً كنت بجانب البنك و كان الباب مقفلاً و حاولت أن ألقي نظرة إلى الداخل |
| Ön kapı kilitliydi bu da yapan kişi içerdeydi ya da tanıdığı biri olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | و الباب الأمامي كان مقفلاً, مما يعني أن الشخص الذي فعل هذا إما أنه كان لديه مفاتيح للشقة أو أنه كان شخصاً هي عرفته |
| Bu kapının neden açık olduğunu bilmiyorum. Büyükannem hep kilitli tutardı. | Open Subtitles | لا أعرف لماذا كان الباب مفتوحاً تركته جدتي مقفلاً دائماً |
| İkincisi, kapı kilitli değildi yani ben sapık falan değilim. | Open Subtitles | ثانياً, الباب لم يكن مقفلاً إذاً لستُ منحرفاً |
| Bu arada siz de kapıyı kilitli, gözlerinizi de açık tutun. | Open Subtitles | وفي نفس الوقت ابقيا على الباب مقفلاً واعينكما مفتوحة |
| Onu konferans odasında kilitli bulduk. | Open Subtitles | و وجدناه مقفلاً على نفسه في غرفة الإجتماعات |
| Sarhoş geldiğinde kapı kilitli olacak, ne kadar bağırsan da içeri giremeyeceksin. | Open Subtitles | الباب سيكون مقفلاً حين تكونين راجعة وانتِ يمكنك أن تطرقي الباب بأعلى ماتستطيعين لن ترجعين الى الداخل |
| Kapının kilitli olmasına bende senin kadar şaşırdım. | Open Subtitles | أنا مندهشة مثلك من أن الباب مقفلاً |
| Evsiz bir adam güvenlikten, yerel polisten, otel personelinden geçip kapalı bir binaya nasıl girebilir? | Open Subtitles | كيف يمكن لمتشرد تخطي عملاء الأمن والشرطيين المحليين وطاقم الفندق ليدخل مبنى مقفلاً |
| Sabıka kaydı ve aldığı parayla çenesini kapalı tutacağını düşündüm. | Open Subtitles | فكرتُ بسجله الجنائي فإنه سيقبل النقود ويبقي فمه مقفلاً |
| Sen çeneni kapalı tuttuğun sürece kimse de dün geceyi sormayacaktır. | Open Subtitles | لن يسأل أحد بخصوص البارحة مادمت مقفلاً فمك |
| Kapı kilitliydi, yani ya katilin anahtarı varmış ya da Angela katili tanıyormuş. | Open Subtitles | و الباب الأمامي كان مقفلاً, مما يعني أن الشخص الذي فعل هذا إما أنه كان لديه مفاتيح للشقة أو أنه كان شخصاً هي عرفته |
| - ...ön kapıyı denedik ama kilitliydi. | Open Subtitles | و لقد حاولنا مع الباب الأمامي و لكنّه كان مقفلاً |
| Kapıyı yokladım, kilitliydi. | Open Subtitles | حاولت فتح الباب لكنه كان مقفلاً |
| Kapı çoktan kilitlenmişti. | Open Subtitles | و كان الباب مقفلاً |