| Nazikçe merak ediyordum. Bir kitabı okumuş olmak, telefon görüşmesi yapmaya yetmez. | Open Subtitles | شعرتُ بالفضول قليلاً بما يكفي لقراءة كتاب وليس لاجراء مكالمة هاتفيّة |
| Bir telefon görüşmesi yapmam lazım. Şartlı tahliye memurumu... | Open Subtitles | عليّ إجراء مكالمة هاتفيّة فحسب ضابط إطلاق سراحي المشروط... |
| Önce bir telefon görüşmesi yapmam gerek. | Open Subtitles | عليّ إجراء مكالمة هاتفيّة أولاً. |
| Tek bir telefona bakar. | Open Subtitles | مُجرّد مكالمة هاتفيّة |
| "Michael Crane, danışmaya bekleniyorsunuz." | Open Subtitles | لديكَ مكالمة هاتفيّة |
| Başkan ile kişisel bir telefon görüşmesi mi? | Open Subtitles | أتريدان مكالمة هاتفيّة شخصية من الرئيس؟ |
| Eliot, o kapıdaki birisi telefon görüşmesi yapmak üzere. | Open Subtitles | (إليوت)، شخص ما عند البوّابات على وشك أن يتلقى مكالمة هاتفيّة |
| Gecenin bir yarısı yapılan telefon görüşmesi mi? | Open Subtitles | مكالمة هاتفيّة بمنتصف الليل؟ |
| Nick Donovan şifreli bir telefon görüşmesi yaparak Claire Matthews'un durumunu kontrol etti. | Open Subtitles | نيك دونافان) أجرى مكالمة هاتفيّة مشفّرة) (للإطمئنان على حالة (كلير ماثيوس |
| "Michael Crane, danışmaya bekleniyorsunuz." | Open Subtitles | لديكَ مكالمة هاتفيّة |