| Tamam Dan, lütfen yerde çürümüş bir şekilde yatıyor olma. | Open Subtitles | حسنا , دان لا اود ان اجدك ملقى على الارض |
| Şimdiyse serilmiş yatıyor şurada. Bir dilenci bile eğilmez olmuş önünde. | Open Subtitles | وها هو الآن ملقى هنا، وليس هناك أي فقير مضطر لأن ينحني له |
| O yerde bilinci yarı açık halde yatarken, kimse müdahale etmeye cesaret edemedi. | Open Subtitles | لم يجرأ أحد على علاجه وهو ملقى بنصف وعيه على الأرض |
| Yok, dükkandan süt almış sonra dışarıya çıkmış bir müşteri onu yerde yatarken bulmuş. | Open Subtitles | لا، لقد كان في المحل يشتري بعض الحليب أو أياً كان وبعد خروجه بدقيقة وجده زبون آخر ملقى هنا |
| - Yerde onların arasında duran, sadece bir silah bulundu. | Open Subtitles | ،فقط بندقية واحدة وُجِدت ملقى على الأرض بينهم |
| Tam burada yatıyordu işte! Boğazından kan fışkırıyordu ve kan çalkalanıyordu falan. | Open Subtitles | كان ملقى هنا، كان الدم يخرج من عنقه، لقد كان يغرغر |
| Savunmasız hâlde yerde yatıyordum. | Open Subtitles | لقد كنت ملقى على الأرض لم استطع الدفاع عن نفسي |
| Belki daha az değil... ama onun... kafasını ellerimin arasına alıp, kılıcımı ölü bedeninden çekip çıkaracağım! | Open Subtitles | وربما فعلت أكثر من ذلك سأمسك رأسه في يدي رأسه الذي سأقطعه بيدي و جسده سيكون ملقى أمامي |
| Lavuk yolun ortasında yatıyor ama benim eleman Tri her şeyi hallediyor.. | Open Subtitles | ذلك الزنجي ملقى على الأرض ، مغطّى ببقع الدم |
| Tamam ama yolun ortasında bisikletiyle yerde yatıyor, ...etrafta başka bir şey göremiyor musunuz? | Open Subtitles | حسناً، لكنه الآن ملقى على الطريق مع الدراجة، ولا يُمكنك أن ترى أي شيء آخر بالجوار؟ |
| Babam tekrar rahatsızlandı, merdivenlerde yatıyor. | Open Subtitles | لقد سأت حالته مرة اخرى انه ملقى عليه بالدرج |
| Kör talih, kımıldayamıyor, eski bir çuval gibi yerde yayılmış yatıyor. | Open Subtitles | رديء الحظ ، لا يستطيع التحرك . انه ملقى على الأرض ككيسة نفايات . |
| Yerde yatarken bile eğilip yumruklamaya devam etti öyle mi? | Open Subtitles | حتى وبينما هو ملقى على الأرض، أمتأكد بأنه إنحنى ليستمر في لْكم الرجل |
| Şoförün biri sizi yolun kenarında yatarken görmüş ve 911'i aramış. | Open Subtitles | رآك درّاج ملقى على جانب الطريق فاتصل بالطوارئ |
| Bir şey yapmam lazım ve sen hasta yatağında yatarken yapamam. | Open Subtitles | ولا يمكنني فعله وانت ملقى في سلرسر المشفى |
| Yolda yatarken mi kelepçelediniz? | Open Subtitles | هل كان عليكم أن تقيدوه عندما كان ملقى على الرصيف هناك؟ |
| Evimin arkasındaki sokakta duran bir beşik var. | Open Subtitles | تعرفين , هناك واحد ملقى في زقاق خلف بيتي |
| Ve kadının yanında kanlı kanlı duran bıçağın var. | Open Subtitles | ووجدنا سكينك الخاص ملطخ بالدماء ملقى تماماً بجانب جثة الزوجة |
| Onu ilk gördüğümde kaldırımda yatıyordu, vurulduğunu sanmıştım ama vücudunda sadece bu sıyrık yaraları var. | Open Subtitles | أول ما رأيته ملقى على الرصيف أفترضت أنه مصاب لكن الخدش على الجرح كانت الإصابة الوحيدة التي ضربته |
| Kocamla odasına koştuk ama oraya geldiğimizde bebeğim yerde bilinçsiz yatıyordu. | Open Subtitles | أسرعنا أنا و زوجي لغرفته لكن, في الوقت الذي وصلنا له هناك كان ابني ملقى على الأرض فاقدًا الوعي |
| Kendi kusmuğumdan oluşan bir havuzda yatıyordum. | Open Subtitles | كنت ملقى في بركة من قيئي |
| Orada öylece yatıyordum. | Open Subtitles | كنت ملقى هناك |
| Ben sadece onun kendi biriminde ölü bulunduğunu biliyorum. | Open Subtitles | كل ما أعرفه أنهم وجدوه ملقى على الأرض في مكانه |