| Bu bilgiyle hiçbir şey yapmamı istemiyorduysan neden onu bana verdin? | Open Subtitles | ان كنت تريدني الا أفعل شيئا بتلك المعلومة فلماذا منحتني إياها؟ |
| bana bir hafta verdin ve evet. O iş Verona'da bitti. | Open Subtitles | لقد منحتني أسبوعاً، لا أريد أن أعود لفيرونا.. |
| Iyi bakti sonra da; kendi senin gibi Tedavi bana. Beni sevdigini verdi. | Open Subtitles | لقد اعتنيت بي جيداً و عاملتني كولد لك، و منحتني الحب و المودة |
| İşim yok ama bana iş verirsen, işim de olur. | Open Subtitles | أنا بدون وظيفة ، لكني ساكون بوظيفة إذا منحتني عملا |
| Pekâlâ bunu görebiliyorum. Ama bana bir şans verirseniz fikrinizi değiştirebilirim. | Open Subtitles | حسناً، فهمت ذلك، ولكن إن منحتني الفرصة بوسعي أن أبدّل لك رأيك بي |
| Zamanlayıcıları altı dakikaya kurdum-- aynı senin bana verdiğin altı dakika gibi. | Open Subtitles | لقد ضبط التوقيت على 6 دقائق نفس الدقائق الستة التي منحتني أياها |
| - Karan hiç bir şey yapmadın, sen sadece bana mutluluk verdin. | Open Subtitles | بالحقيقة لم تفعل شيء لقد منحتني السعادة فقط |
| Biliyor musun? Bana Plan B'yi yapma güvenini verdin. | Open Subtitles | أوتعلم, أظن أنّك منحتني الثقة لتنفيذ الخطة البديلة |
| Ve bana lezzetli bir atıştırma verdin. Bu yeni alanı seviyorum. | Open Subtitles | وأنتِ منحتني وجبة لذيذة جداً أحب هذه الحقبة الجديدة |
| Tanrım, bana neden bu korkunç, ölüm görme güçlerini verdin? | Open Subtitles | يا إلهي، لمَ منحتني رؤى الهلاك الشريرة هذه؟ |
| Evi aradığımda çocuklara anlatacak heyecanlı bir şey verdin bana. | Open Subtitles | لقد منحتني شيئا مثيرا لاخبره لاطفالي عند اتصالي بهم |
| Ben satın almadım. Sen verdin. Ayrıca ağacı nereden bulduğunu biliyorum. | Open Subtitles | انا لم اشتري سيارة , انت منحتني اياها وانا اعلم بخصوص الشجرة |
| Evet. Katip, babam için çıkarılmış bir de yakalama emri verdi. | Open Subtitles | أجل ، كما منحتني المحكمة مذكرة الاعتقال هذه الصادرة ضد أبي |
| Bu durum şapkasına bakmam için bana bir fırsat verdi. | Open Subtitles | ـ لقد كان رائعاً ـ وقد منحتني فرصة لتفحص القبعة |
| İki dakika izin verirsen seni rahat bırakacağıma söz veriyorum. | Open Subtitles | وإذا منحتني دقيقتان من وقتكِ أعدكِ أنني سأتوقف عن إزعاجكِ |
| bana bir şans verirsen, benden hoşlanırsın. Neden birbirimizi yakından tanımıyoruz? | Open Subtitles | أعتقد أنك ستحبني إن منحتني الفرصة لما لا نتعارف أكثر على أحدنا الآخر؟ |
| Eğer izin verirseniz bu zırhı, karımın döndüğü gün giymek istiyorum. | Open Subtitles | إذا منحتني الإذن، أود أن أرتديه حين عودة زوجتي |
| O yüzden ben de bana verdiğin bu şansı hak ettiğimi ispatlamak istiyorum. | Open Subtitles | لذا أريد أن أثبت لك أنّي أستحقّ تلك الفرصة الثانية التي منحتني إيّاها. |
| Tamam, o zaman, bana biraz mola verir misin? | Open Subtitles | .حسناً، فلتمنحني استراحة هلا منحتني استراحة؟ هل تريد استراحة؟ |
| Etim, onun bana verdiği günahkar mutluluğu unutabilir... | Open Subtitles | نسي جَسَدي اللذة الآثمة التي منحتني إياها |
| Gelmemi söylediniz. Saat 9:30'a randevu verdiniz. | Open Subtitles | لقد أخبرتني بالأمس أن أحضر إلى هنا لقد منحتني موعدا في التاسعة و النصف |
| Saygıdeğer Bay Bank bu bana vermiş olduğunuz fırsat, nezaket, sıcaklık... | Open Subtitles | عزيزي سيد بانك هذه مجرد كلمة شكر لكل ما منحتني اياه |
| Bana beş saniye müsaade eder misin? Bir şeyi halletmem gerekiyor da. | Open Subtitles | هلا منحتني 5 ثوان فعلي التعامل مع شيء هنا |
| Annem bana 5 yaşındayken bu ayıcığı vermişti. | Open Subtitles | لقد منحتني أمي ذلك الدب الدمية عندما كنت بعمر الخامسة |
| Ama eğer bana bir altın madalyon verseydin boynumu boyamış boyamamış, umurumda olmazdı. | Open Subtitles | و لكني لن أمانع إذا منحتني قلادة ذهبية حتى إذا جعلت عنقي أخضرا |
| Dün bana verdiğiniz izni oğluma ödevinde yardım ederek değerlendirdim. | Open Subtitles | ساعدت إبني بآداء واجبه بالوقت الذي منحتني إياه يوم أمس. |