| Ama turizm endüstrimiz tamamen yanlış şeyleri pazarlamakla meşgul. | TED | لكن قطاع السياحة لدينا منشغل في التوريج لأشياء أخرى |
| Fakirlere para dağıtmak, ve dilencilerin ayaklarına sandalet geçirmekle... çok meşgul şu an. | Open Subtitles | فهو منشغل شديد الانشغال بإعطاء المال للفقراء وإلباس الشحاذين النعال |
| meşgul oluşunuzu anlıyorum, bu yüzden direk konuya gireceğim. | Open Subtitles | أعلم أنك رجل منشغل وأحترم ذلك لذا سأدخل مباشرة في صلب الموضوع. |
| Bugün biraz meşgulüm, o yüzden bunu verecek fırsatım olmayacak. | Open Subtitles | انا منشغل اليوم لذا لن تتسنى لى الفرصة لاعطائه اياها |
| Bugün biraz meşgulüm, o yüzden bunu verecek fırsatım olmayacak. | Open Subtitles | انا منشغل اليوم لذا لن تتسنى لى الفرصة لاعطائه اياها |
| İnek sağmakla öyle meşgulsün ki en azından biraz okul ruhu gösterebilirsin. | Open Subtitles | أنت منشغل جداً بحلب الأبقار ولاتخضع للتجار لدخول الفريق أقل مايمكنك فعله هو إبداء الحماسة |
| Sezon başlayınca işim çok olacak. Şu anda oturup, meşgulmüşüm gibi yapıyorum. | Open Subtitles | نعم, عندما يبدأ الموسـم, في الوقت الراهن أجلس وأتظاهر بأنني منشغل |
| Bu araştırmayla bizzat ilgilendiğinden kendisi oldukça meşgul. | Open Subtitles | له علاقة مباشرة بهذا التحقيق وكما يمكنكم تخيل ذلك إنه منشغل للغاية مع فريقه في هذه اللحظات |
| Kaygılıymış gibi davranınca, insanlar sizi meşgul sanıyor. | Open Subtitles | نعم, عندما يكون مظهرك مظهر المنزعج لطوال الوقت, يظن الناس أنك منشغل |
| Sizin dua ettiğiniz Tanrı vergi kaçakçılığıyla suçlandığı için bu aralar çok meşgul. | Open Subtitles | الرب الذي تصلين له منشغل بتهم الإحتيال على مصلحة الضرائب. |
| Sizin dua ettiğiniz Tanrı vergi kaçakçılığıyla suçlandığı için bu aralar çok meşgul. | Open Subtitles | الرب الذي تصلين له منشغل بتهم الإحتيال على مصلحة الضرائب. |
| Kendi geminin gittiğini göremiyecek kadar,kavgayla meşgul müsün? | Open Subtitles | هل أنت منشغل بالقتال لدرجة أنك لم تلحظ سفينتك تُبحر؟ |
| Ama sizi binada ne zaman görsem çok meşgul görünüyorsunuz. | Open Subtitles | ولكني عندما اشاهدك في المبنى دائماً تبدو منشغل |
| İkimizde sağlıklı ve meşgul kişileriz. Birlikte çalışıyoruz, yani buna müsaitiz. | Open Subtitles | كلانا منشغل وبصحة جيدة نعمل معاً، لذا، فالأمر مريح |
| Tatil yapmak için çok meşgulüm. Karım biraz güneş görse bayılırdı ama. | Open Subtitles | إنني منشغل جداً للسفر، بالرغم من أن زوجتي ستحب القليل من الشمس |
| Marge, eğer müsaade edersen şu an ekonomik bağımsızlığımı kazanmakla meşgulüm birazcık. | Open Subtitles | مارج, ان لم تمانعي أنا منشغل قليلا الآن بتحقيق الاستقلال المالي. - |
| Ama bugünlerde bakmaya zaman yok. Dokunmakla meşgulüm. | Open Subtitles | وفي هذه الأيام لا يوجد وقت للنظر فأنا منشغل باللمس |
| Bana bir iyilik et de, buzağını başka yerde ara çünkü ben çok, çok meşgulüm. | Open Subtitles | اسدني صنيعاً، استنتجي من الوقائع في مكان آخر لأني منشغل جداً بعد إذنك |
| Kılıcınla öyle meşgulsün ki babanla konuşamıyor musun? | Open Subtitles | هل أنت منشغل بالمبارزة لدرجة تحول دون تكلمك مع والدك ؟ |
| Olmaz, işim var bekle. Sonra oynarız, söz. | Open Subtitles | لكن لا يمكنني أن ألعب فأنا منشغل الآن سنلعب لاحقاً أعدك |
| Çok yoğun günüm var. Sizin için tam olarak ne yapabilirim? | Open Subtitles | لدي مساء منشغل جداً ماذا أقدم لك بالضبط ؟ |
| Ezikleri çöp tenekesine atmakla meşguldün, onunla hiç ilgilenmedin, iyi davranmadın sonucunda, kendine güvenmeyi hiç öğrenemedi. | Open Subtitles | كنت منشغل جداً برمي الفاشلين في القمامة لتعطيها أي إهتمام أو تعاملها بلطف، وكنتيجة، لم تتعلم أبداً أي إحترام للذات. |
| Kızkardeşini yeraltı mezarlığından kurtarmakla meşguldüm. | Open Subtitles | نعم ، كنت منشغل قليلاً بأنقاذ أختك من سراديب الموتى |
| Çok, hem de çok yoğunum şu anda. Başımı kaldıramıyorum. | Open Subtitles | حقاً منشغل للغاية بهذه اللحظة |
| Bir işin ortasındayım. Seni birazdan ararım. | Open Subtitles | أنا منشغل جداً الآن ، سأعاود الاتصال بك |