| Senin için bir sürü güzel şey planlamış. | Open Subtitles | و هي تخطط لكل هذه الأشياء اللطيفة من أجلكَ لكي تفعلها |
| Senin için yapmadım ahbap. Bu sikik aryanlardan nefret ediyorum. | Open Subtitles | لم أقُم بذلكَ من أجلكَ يا صاح أنا أكرهُ أولئكَ الآريين الأقذار |
| Bu,sende hiçuyumadındemektir. Bu Senin için beden paylaşımı. | Open Subtitles | وهذا يعني أنكَ لم تنم أيضاً الجسد الآن من أجلكَ |
| Bir adam trene bindi. Sizin için birşeyi olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد حضر رجل، يقول أن لديه شيئاً من أجلكَ. |
| Bir adam geldi. Sizin için bir şeyi varmış. | Open Subtitles | لقد حضر رجل، يقول أن لديه شيئاً من أجلكَ. |
| Alır mısınız bayım? | Open Subtitles | من أجلكَ سيدي |
| Bunu bir tek sen anlayabilirdin. Senin için değiştirmiş. | Open Subtitles | أنتَ الوحيد الذي كان يمكنه الانتباه لهذا الأمر، قامت بمعالجة الصورة من أجلكَ |
| Işık Rahibeleri seni korumaya ve gerekirse Senin için ölmeye yemin etti. | Open Subtitles | راهباتالضيـّاء،أقسمنَّعلىحمايتكَ، و الموت من أجلكَ لو تحتم الأمر. |
| Gerçek bir potansiyelin var ve Senin için büyük planlarımız var. | Open Subtitles | إن لديكَ كينونة حقيقيّة، ولدينا خطط أكبر من أجلكَ. |
| Bu benim dünyam. Ya Senin için kayarım ya da ölürüm. | Open Subtitles | لك كلمتي، سوف أتزحلق من أجلكَ أو أموت من أجلكَ |
| Seni neden tutuklamadığını neden bütün yalanlarına inanmaya devam ettiğini inandığı her şeyden Senin için neden vazgeçtiğini. | Open Subtitles | سبب عدم اعتقالها إيّاكَ واستمرارها في تصديق أكاذيبكَ وسبب استعدادها للتخلّي عن كلّ مبادئها من أجلكَ |
| Yani, Senin için yardım çağırabilirim. | Open Subtitles | أعني، يمكنني دائماً أن .أطلب دعماً من أجلكَ |
| İki türlü de bana göre hava hoş kardeşim. Yani eğer bunu yaparsak, Senin için yapacağız. | Open Subtitles | إنّي راضٍ عنها سواء كانت هكذا أو ذاك لذا طالما سنفعل ذلك، فسنفعله من أجلكَ |
| Senin için ortaya karışık bir şeyler hazırlamama ne dersin? | Open Subtitles | لما لا أجمع لكَ علبةً من الأدويّة من أجلكَ. أملكُ واحداً منها. |
| Evet, biliyorum, ama Senin için iyi bir iş çıkarmak istiyorum. | Open Subtitles | أجل، أنا أعلم ذلك، ولكنني أريد أن أقوم بعمل جيّد من أجلكَ. |
| Ben Senin için bir sürü şey yapıyorum. Git şimdi. | Open Subtitles | أرتكب الحماقات من أجلكَ دائماً، أخرج من هُنا. |
| Yaptığım her şeyi Senin için yaptım. Benim çocuğumsun, önceliğim sensin. | Open Subtitles | كل ما سبق أن فعلته، فعلته من أجلكَ أنت ابني، أنت أولويتي |
| Bu dans sadece Senin için. | Open Subtitles | هذه الرقصِة فقط،أنا أرقص فقط من أجلكَ |
| Ordunuzu Sizin için yeniden kuracak gidip lordları uğrunuza savaşmak için ikna edecek ve paralı askerlerle korsanları yanınıza çekecek biri lazım. | Open Subtitles | فأنت بحاجة لشخص يبني جيشكَ بالنيابة عنكَ شخصٌ يُقنع الأمير هذا وذاك لأن يُحاربوا من أجلكَ شخص يجلب النخاسين والقراصنة إلى جانبكَ |
| İşte liste. Sizin için yaptığımız son iş. | Open Subtitles | ،ها هي القائمة آخر المهمات التي سنقوم بها من أجلكَ |
| - Az önce Sizin için geldi efendim. | Open Subtitles | و نُلينه للخطة ، كما كانت وصلت في الحال من أجلكَ سيدي |