Onun egemenliği bir denizden bir denize Fırat'tan yeryüzünün uçlarına dek uzanacak. | Open Subtitles | ـ وسلطانه من البحر الى البحر و من النهر الى اقاصي الارض |
Kayalık bölgede çok az ürün yetişebiliyor ve denizden korunabilmek bile mücadele gerektiriyor. | Open Subtitles | محاصيل قليلة تنمو في تلك الارض الصخرية. وحتى النجاة من البحر هو كفاح. |
denizden suyu alırız ve basınç uygularız. | TED | نأخذ المياه من البحر ونطبق عليها الضغط. |
Ve bununla birlikte her yıl, gittikçe azalan deniz buzu gördüm. | TED | كما اني كل سنة، كنت ارى القليل فالقليل من البحر المتجمد. |
Velona'da, deniz kenarında bir villa alıyorlar lüks bir rezidansa dönüştürecekler. | Open Subtitles | سيشترون بيوتاً في فيلونا بالقرب من البحر للإنتقال إلى سكن ممتاز |
Hayır, beklememem için bir neden var. Beni şu denizin içindeki binanın üstüne götür. | Open Subtitles | لا, هنالك سبب انا لا استطيع الانتظار تعال بي من فوق تلك البنايه اتياً من البحر |
Gezegenimizin büyük bir bölümü denizlerden oluşmaktadır. | TED | معظم كوكبنا هو في الحقيقة متكون من البحر. |
Her yıl denizden çıkarılan, Çin'in insan ağırlığına eş değerdir. | TED | وهذا يعادل الوزن البشري في الصين يستخرج من البحر كل عام. |
# Neden insanlar denizden döner # # bilmem # | Open Subtitles | لا اعرف أبداً لماذا الرجال لا يعودون من البحر |
Belki denizden ama Almanlar aramızda kalır. | Open Subtitles | ربما من البحر, عبر خط الحديد للمباسي ولكن هذا سيضع الالمان بيننا وبينهم |
Tüyleri yolunmuş kuş sürüsü gibiydiler sanki oraya denizden esen sıcak beyaz rüzgarla getirilmişçesine tel örgüye atılıyorlardı. | Open Subtitles | و جاءوا بإندفاع تجاه السور كأن الرياح قد أطلقتهم هناك بواسطة رياح ساخنة من البحر |
Ve o balıklar denizden. | Open Subtitles | يوجد بعض الأسماك في كوخي عند الرصيف وهذا السمك من البحر |
Bugün on beşime bastım ve bugün denizden gelecek bakır şövalyeyi devirerek dünyayı kurtaran ve gözü olmayan bir adam tarafından öldürüleceğim tahmin ediliyor. | Open Subtitles | بعيد ميلادي الخامس عشر من قبل رجل أعمى سيأتي من البحر |
O yaz, bir yolda üç çocukla tanıştım ve denizden püsküren bir yanardağ gördüm. | Open Subtitles | ذلك الصيف قابلت الأطفال الثلاثة على الطريق وبركان ارتفع من البحر |
Yolunu gözlüyordum, sabırla kaptanımın denizden dönmesini bekliyordum. | Open Subtitles | ـلقدكنتأبحثعنك.. وأنتظر بصبر عودة القائدة من البحر. |
Şimdi ona bakıyorum da onun neden denizden ölmek için bu düşman yere çıktığını biliyorum. | Open Subtitles | وأنا أنظر اليها الآن أعرف لماذا جرف يانكو من البحر ليموت في هذا الساحل العدائي |
Fakat yeni ailesi için yiyecek bulabileceği deniz buzuna yeterince yakın. | Open Subtitles | لكن قريب بما يكفي من البحر المتجمد حيث يمكنها إيجاد الطعام |
Kısa zaman içinde, Avustralya büyüklüğünde deniz buzu Arktik Okyanusu'ndan yok olacak. | Open Subtitles | قريباً، مساحةٌ من البحر المتجمد بحجم أستراليا ستختفي من المحيط القطبي الشمالي |
Antik tarihçiler Amazonların ana vatanını Kara deniz'den Orta Asya'nın bozkırlarına kadar uzanan geniş alana yayılmış İskit olarak belirlediler. | TED | ذكر مؤرخون قدماء أن أنسيثيا هي موطنهن، وهي المنطقة الشاسعة الممتدة من البحر الأسود إلى سهول آسيا الوسطى. |
Ben Sarı deniz'de başladım ve o da Gobi Çölü'nde başladı. | TED | انطلقت من البحر الأصفر بينما انطلق من صحراء غوبي. |
Her tarafta açık deniz parçacıkları vardı. | TED | كان هناك رقع مفتوحة من البحر في كل مكان. |
denizin karşı tarafındaki ülkeye gidiyorum. | Open Subtitles | انني سوف أسافر الى البلاد على الجانب الآخر من البحر. |
Size video görüntüleriyle denizlerden bazı öyküler anlatacağız. | TED | وسنقوم بإخباركم ببعض القصص من البحر هُنا في الفيديو. |