| Bu doğru değil, efendim. Burada soğuktan ölüyorum. Doğru değil. | Open Subtitles | هذا ليس صائباً ياسيدي.سألقى حتفي من البرد هنا.هذا ليس صائب. |
| Acı soğuktan uyuyamadığım zamanlarda ya da açlıktan, ertesi sabah ablamın gelip beni en sevdiğim yiyecekle uyandırmasını ümit ederdim. | TED | عندما لا أستطيع النوم من البرد القارس أو ألم الجوع آمل أن الصباح المقبل أن أختي ستأتي لتوقظني ومعها طعامي المفضل |
| ve dizlerim pantalonumun içinde kanıyordu ve soğuktan ve acıdan dolayı halüsinasyonlar görüyordum. | TED | كانت ركبتاي حينها تنزفان عبر بنطالي، وكنت أهذي من البرد والألم والملل. |
| Orada soğukta durup donmak istemezsin. Soğuk algınlığı kapabilirsin. | Open Subtitles | لن تبقى واقفاً هناك ترتجف، ستموت من البرد |
| soğukta daha çok dayanırım Sıcak beni öldürür. | Open Subtitles | أفضل الموت من البرد على أن أرتدى ملابس ميت دافئة |
| Bedenin hep sıcaktı ama ben bugün Üşüyorum. | Open Subtitles | جسدك كان في غاية الدفئ و الآن أنا أرتعد من البرد |
| Çok Üşüyorum, başka üşüyen var mı? | Open Subtitles | أنا أتجمد من البرد, هل يشعر أحدكم بأنه يتجمد من البرد؟ |
| Baksanıza efendim, ne tesadüf, kederli, yapayalnız ve ihtiyar bir kadın soğuktan ölmek üzere. | Open Subtitles | بمصادفةٍعجيبة،سيدي، إنها عجوزٌ حزينةٌ وحيدةٌ تحتضر من البرد. |
| Yaz olmasına rağmen, soğuktan tir tir titriyordum." | Open Subtitles | على الرغم من أننا كنا في الصيف كنت أرتجف من البرد |
| - JOHN BUBBER " KAHRAMAN" - ... arabada yaşamanın soğuktan ve açIıktan da kötü yanı kendinizi değersiz hissetmenizdir. | Open Subtitles | و تعيش فى سيارتك فإن أسوأ شئ أسوأ حتى من البرد و الجوع هو أن تحس أنك بلا أهمية |
| İzin ver de seni en azından soğuktan koruyayım. | Open Subtitles | وأنا يمكن أن أنقذك من البرد على أقل تقدير |
| Kaçıran kişi, onu soğuktan korumaya çalışmış yanlışlıkla boğmuş olabilir. | Open Subtitles | المختطف ربما حاول حمايته من البرد خنقه عن طريق الخطأ سأجري اختبارات |
| Tamam, there neden kimse hayat dünyanın bu bölümünde, hepsi soğuktan öldü çünkü ve öyle. | Open Subtitles | حسناً ، هناك سبب أن لا أحد يعيش في هذا الجانب من العالم و السبب هو أن الجميع قد ماتوا من البرد |
| Bir hafta içinde dönerim. Tabii orada soğuktan donmazsam. | Open Subtitles | لا تقلقي سأحضر بعد أسبوع هذا اذا لم أتجمد من البرد |
| Otobüsümü kaçırdım. - İçeri gir. soğukta durma içeri gel. | Open Subtitles | ـ فقد فاتني الباص ـ أدخلي، أدخلي من البرد |
| Aklı başında birisi o soğukta dışarı çıkmazdı ve | Open Subtitles | لا يمكن لأحد في كامل قواه العقلية لقد كانت خارج في هذا النوع من البرد القارس، |
| Biz burada dondurucu soğukta oturuyoruz. | Open Subtitles | لقد كنا نتجمد من البرد ,ونأكل العصيدة على الإفطار والغداء والعشاء... |
| Üşüyorum ve açım ama çok da mutluyum şu anda. | Open Subtitles | .أنا مُتجمد من البرد وجائع .ولكنني سعيدٌ جدًا الأن |
| Çok kötü Üşüyorum! Ellerim tamamen uyuştu. | Open Subtitles | انا اتجمد من البرد لن اتحمل اكثر |
| Karnım aç ve sabahtan beri Üşüyorum. | Open Subtitles | انا جائع واعانى من البرد منذ الصباح |