Ve en iyi tarafı, %100 geri dönüşüm yapılmış hayvanlardan elde ediliyor. | Open Subtitles | وأفضل ما بالأمر أنه مصنوع بنسبة 100 بالمائة من الحيوانات المعاد تصنيعها. |
Orada hastaları zincirlere bağlıyorlar ve hayvanlardan daha kötü davranıyorlar. | Open Subtitles | لابد للمرضى أن يربطون في سلاسل ومعاملة أسوأ من الحيوانات |
Açık okyanusta bir çok hayvan var -- birçoğu ışık yapabiliyorlar. | TED | هناك الكثير من الحيوانات في المحيط والعديد منها يمكنه انتاج الضوء |
toplu göç raporları ve sahil şeridi binlerce deniz hayvanı arasından Avrupa sahil şeridi boyunca öncüler gibi görünüyor tutulmaya. | Open Subtitles | تقارير عن هجرات جماعية وتمضي بأتجاه والألاف من الحيوانات البحرية على طول الساحل الأوروبي يبُد ان تكون نذور لأجل الكسوف |
Ancak bu sesler öncelikle başka hayvanlar ve deniz buzlarından kaynaklanır. Beraber evrimleştikleri bu sesler yaşamlarını sürdürmek için hayati bir önem taşır. | TED | ولكن هذه الأصوات تنبعث أساسًا من الحيوانات الأخرى أو من الجليد البحري، وهذه هي الأصوات التي عاشت معها، وهذه هي الأصوات الضرورية لبقائها. |
Kız ya da erkek kardeşin veya evcil hayvanın var mı? | Open Subtitles | هل لديك أي أخوة أو أخوات أو أي من الحيوانات الأليفة؟ |
Şehir yöneticileri onlara ayrıcalıklar verdiler başıboş hayvanları sokaklardan temizleyip ve yok etmek için | TED | لقد تعاقدت معهم المدن للتخلص من الحيوانات الضالة في الشوارع وقتلها |
Ses atmosferinin birçok yönü vardır. Bunların arasında hayvanların bize dans etmeyi ve şarkı söylemeyi öğrettikleri yollar da vardır. Bunları anlatmayı daha sonraya bırakacağım. | TED | هناك العديد من الجوانب لأصوات الطبيعه، منها أننا تعلمنا من الحيوانات وسائل للرقص والغناء، والتي سأبقيها لأوقات أخرى. |
Kontrol edilemeyen bir yangın otlak boyunca ilerlediği için üç aslan ve üç antilop canlarını kurtarmak için kaçarlar. | TED | مع تصاعد وتيرة حرائق الغابات من خلال المراعي يحاول ثلاثة من الأسود وثلاثة من الحيوانات البرية الفرار للنجاة بحياتهم |
Hayvanat bahçelerine, sirklere... Kaptan ender hayvanlardan büyük para kazanıyor. | Open Subtitles | حديقة حيونات أو سيرك نحن نجنى مال كثير من الحيوانات |
İlk avcı-toplayıcılar muhtemelen protein açısından zengin böcekleri yiyen hayvanlardan ders aldılar ve taklit ettiler. | TED | ربما تعلّم الصيادون البدائيون من الحيوانات التي تجوب باحثة عن الحشرات الغنية بالبروتين وحذوا حذوها. |
Fare küçük olduğu ve iyi yüzemediği için, büyük hayvanlardan yardım istedi. | TED | ولأن الفأر صغير ولا يستطيع السباحة بشكل جيد، طلب المساعدة من الحيوانات الكبيرة. |
Maalesef bu, filleri insan dışında travma sonrası stres bozukluğu yaşayan nadir hayvanlardan biri de yapıyor. | TED | وللأسف فإن هذا ما يجعل الفيلة من الحيوانات غير البشرية التي تعاني من اضطراب ما بعد الصدمة الإجهادية. |
Bunu bir çeşit piramit gibi düşünebilirsiniz, yukarı doğru gittikçe hayvanlardan insanlara geçen virüsler. | TED | وكما يمكنكم اعتبار هذا على أنه هرم مليء بالفيروسات من الحيوانات إلى البشر. |
İnanılmaz derecede kokuşmuş bir şehirdi. Sadece bu foseptikler yüzünden değil, şehirdeki hayvan sayısının çokluğu da insanları şoke edecek dereceydi. | TED | لأنها كانت مدينة غاية في التعفن. ليس بسبب تلك الآبار فحسب, بل بسبب الأعداد المهولة من الحيوانات التي تعج بها المدينة. |
Çiftlikte pek çok hayvan var. Horozla gidip onlara bakmak ister misiniz? | Open Subtitles | هناك الكثير من الحيوانات في الحظيرة, أتريدون الذهاب مع الديك لرؤيتها ؟ |
Burası yeryüzünün en kurak yerlerinden biri olsa da mucizevî bir biçimde büyük hayvan sürülerine ev sahipliği yapar. | Open Subtitles | إنها إحدى أجفّ المناطق على الأرض رغم ذلك، على نحو عجيب، تحيا قطعان ضخمة من الحيوانات آكلة العشب هنا |
Aslan tarafından öldürülmüş pek çok hayvanı vardı. Işıkları onun için de yerleştirip yerleştiremeyeceğimi sordu. | TED | وهي كانت لديه الكثير من الحيوانات الذين قتلهم الأسود، وهي سالتني إن كنت أقدر أن أضع لها الأضاءة |
Ve bunlar üç boyutlu düzlemde yaşayan mikro-yer çekimli ama henüz keşfetmediğimiz bu ortamdaki çeşit çeşit hayvanlar. | TED | وهذه هي أنواع من الحيوانات التي تعيش في ذلك الحيز الثلاثي الأبعاد ، الذي هو بيئة الجاذبية الصغيرة التي لم نكتشفها بعد. |
Pek çok farklı hayvanın yaşam alanı olduğunu göreceksiniz. | TED | فيها ، سترى انها موطن لكثير من الحيوانات المختلفة. |
İnsanlar bunu kayıp hayvanları için bile yapar ve bir insanın kızı evcil hayvanından daha değerlidir. | Open Subtitles | الناس يفعلون هذا للحيوانات الاليفه المفقوده و ابنتى اهم بكثير من الحيوانات الاليفه |
Tüm yaşayan canlılar gibi, hayvanların büyük çoğunluğu, cinsel olgunluğa eriştikten sonra yaşlanma denilen süreçte kademeli olarak dejenere olur. | TED | مثل معظم الكائنات الحية، تبدأ الغالبية العظمى من الحيوانات بالتدهور تدريجيًا بعد بلوغ النضج الجنسي في عملية تعرف باسم الشيخوخة. |
Bu sal aynı anda en fazla iki hayvanı taşıyabilir ve salı karşıya geçirmek için üzerinde en az bir aslan ya da antilop olması gerekiyor. | TED | ويمكنها أن تحمل ما يصل إلى اثنين من الحيوانات في وقت واحد وتحتاج على متنها على الأقل واحدًا من الأسود أو الحيوانات البرية لنقله عبر النهر |
Salgınlar sıklıkla bir virüsün hayvandan insana geçmesiyle ortaya çıkar. | TED | تحدث الأوبئة عادةً عندما ينتقل الفيروس من الحيوانات إلى البشر. |
30 yıllık Şerif'im, öfkeli hayvanlarla çok savaştım ama şimdi, yeni tür bir hayvanla karşı karşıyayız. | Open Subtitles | ثلاثون عاما وأنا أتعامل مع أشرس الحيوانات لكن الآن لدينا نوع جديد من الحيوانات |