| Buradan yürüyerek çıkıp gitmeye çok yakındık dostum, çok yakın. | Open Subtitles | كنا وشيكين من الخروج من هنا يا رجل، وشيكين جداً |
| Geri dönüş yok artık. Buradan çıkmak için bir yol bulmaya çalışmalıyız. | Open Subtitles | اسمعن لا يوجد عودة الآن علينا أن نتابع إلى الأمام لنتمكن من الخروج |
| -O da yeni baş çıkmasını engelleyebilmek için boynunu yaktı. | Open Subtitles | إذاً أحرق الرقبة كي يمنع الرأس الجديد من الخروج ثانيةً |
| İlk fırsatta buradan çıkacağız. | Open Subtitles | حسناً في أول فرصة تأتينا لا بد لنا من الخروج من هنا |
| Uyuyamıyorum. Dışarı çıkmaya ya da telefonu açmaya korkuyorum. | Open Subtitles | أنا لا انام, أخاف من الخروج والرد علي الهاتف |
| - Artık kimseyle çıkamaz. | Open Subtitles | لن تتمكن من الخروج مع أحد بعد ذلك. |
| 3 yıl hapisten kaçmak için Mısır dışına çıkmayı başardım. | Open Subtitles | تمكنت من الخروج من مصر فراراً من عقوبة السجن ثلاث سنوات |
| Evet. Karnaval zamanı olmasa dışarı çıkamazdım. | Open Subtitles | بالتأكيد، بدون المهرجان فلن أتمكن من الخروج. |
| Dışarı çıkabilecek vakti bulduk. | Open Subtitles | مما مكننا من الخروج من الشقة في الوقت المناسب |
| Ve bu benim çıkıp beni kurtaracak tek şeyi bulmama engel oluyor. | Open Subtitles | وهو الذي يمنعني من الخروج والحصول على الشيئ الوحيد الذي قد ينقذني |
| Söyledim ya, çıkıp kostüm alacak zamanım olmadı. | Open Subtitles | أخبرتك،بأنني لم أتمكن من الخروج اليوم للحصول على زي تنكري |
| Siktir. Ben çıkmak istersem hiçbir okul tutamaz beni. | Open Subtitles | اللعنة ، لا توجد مدرسة ستمنعني من الخروج لو أردت |
| Bir kereliğine olsun dışarı çıkmak istiyorlar. | Open Subtitles | وإنما يريدون أن يتمكنوا من الخروج للمجتمع لمرة واحدة |
| Onu ne kadar sevdiğinden ve benimle çıkmasını engellemeye çalışmandan. | Open Subtitles | وكم أحبت لك وكيف حاولت وقف لها من الخروج معي. |
| Hayatımın kontrolden çıkmasını önlemek için bebeğimi programlamam gerekiyorsa bu benim bileceğim iştir. | Open Subtitles | لذا، إن كنت بحاجة .. لأن أضع ابنتي على جدول نوم لمنع حياتي من الخروج عن السيطرة هذا ما سأفعله |
| Buradan nasıl çıkacağız? | Open Subtitles | كيف سنتمكّن من الخروج من هنا ؟ |
| Evet. Nasıl dışarı çıkacağız? | Open Subtitles | نعم كيف سنتمكن من الخروج ؟ |
| Eve gitmeye korkuyorum. Dışarı çıkmaya korkuyorum. Aklımı kaçıracağım. | Open Subtitles | أنا أخاف من الذهاب إلى المنزل أخاف من الخروج لقد بدأت أفقد عقلي |
| Dışarı çıkmaya bile korkuyorum. Yardıma ihtiyacım var. | Open Subtitles | أنا خائف من الخروج للخارج أحتاج للمساعدة |
| Araba tünel çıkışını kapatıyor. Wakefield oradan çıkamaz. | Open Subtitles | إنّ السيارة تسدّ مدخل القناة لن يتمكن (ويكفيلد) من الخروج منها |
| Başka bir şey olmadan arabadan çıkmayı başarabildim ama yarın akşam yine benimle görüşmek istiyor. | Open Subtitles | لقد تمكنت من الخروج من هناك قبل أن يحصل أي شيء لكنها تريد رؤيتي غداً ليلاً |
| Eğer ben olsaydım dostum, Bu sabah yataktan bile çıkamazdım. | Open Subtitles | {\fnAdobe Arabic} لو أنّي مكانك، يا رفيق، لما تمكّنتُ من الخروج من سريري في الصّباح. |
| "Bu soktuğumun yerinden çıkabilecek miyim bilmiyorum ya." | Open Subtitles | "لا أعرف إذا تمكنت من الخروج من هذا المكان اللعين". |