Biz jüri olarak, davalıyı birinci derece cinayetten suçlu bulduk. | Open Subtitles | نحن، هيئة المحلفين، وجدنا المتهم مذنب بالقتل من الدرجة الأولى. |
Haneye tecavüz ve cinayet suçlarından birinci derece suçlu bulundu. | Open Subtitles | تمّ إدانته بالقتل من الدرجة الأولى أثناء إرتكابه جريمة السطو. |
Sonuç olarak birinci dereceden cinayet şüphelisi olarak kayda geçeceksiniz. | Open Subtitles | بهذا الاستنتاج بمكن أن تتهمي بجريمة قتل من الدرجة الأولى |
Bıçak yarasının çevresindeki bu birinci dereceden yanıkları nasıl açıklar? | Open Subtitles | كيف سيُفسّر ذلك الحروق الجلديّة من الدرجة الأولى حول الجرح؟ |
O zaman burası hapishane. Vizon örtülü ve birinci sınıf servisli. | Open Subtitles | إنه سجن ، إذن مخطط ثعلب محاط بخدمة من الدرجة الأولى |
Senin kızılderili köyün hiç ödül kazanamayacak ama bu uçan daire birinci sınıf, | Open Subtitles | قريتكم الهندية لم تفز بأى جائزة ولكن هذا الطبق الطائر من الدرجة الأولى |
Zaten Breton birinci derecede cinayetten elimizde. | Open Subtitles | لقد اتهمناها بجريمة قتل من الدرجة الأولى |
Bana birinci derece cinayet gibi geliyor ve bu suçlamaları kayda geçeceğim. | Open Subtitles | يبدوا لي قتل من الدرجة الأولى وهذه هي التم التي سأقاضيهم بها |
Sanik, George Eastman'i birinci derece cinayetten suçlu bulduk. | Open Subtitles | نجدالمتهم، جورجايستمان، مذنباً بارتكاب جريمة قتل من الدرجة الأولى |
Biz jüri üyeleri olarak sanığı birinci derece cinayetten suçlu bulduk. | Open Subtitles | نحن، هيئة المحلفين، وجدنا المتهم مذنب بالقتل من الدرجة الأولى. |
Biz, jüri, sanık Selma Jezkova'yı birinci derece cinayetten suçlu bulduk ve ölüm cezasına çarptırılmasına karar verdik. | Open Subtitles | نحن , هيئة المحلفين, وجدنا المتهمة سيلما جيزكوفا مذنبة بجريمة قتل من الدرجة الأولى |
Yere düşmüş. Ellerinde birinci derece yanıklar oluşmuş. | Open Subtitles | و انتهى الأمر به بحروق من الدرجة الأولى على يديه |
...üçüncü olarak 133 kişinin ölümünden birinci dereceden sorumlu olarak... | Open Subtitles | بالإدعاء الثالث إلى 133 بتهمة جريمة قتل من الدرجة الأولى |
Bu, hakimin Bay Carillo'yu birinci dereceden cinayet şüphesiyle mahkemeye getirtmesi için duymak zorunda olduğu bir cümleydi. | TED | وكان هذا كافيا لقاضي الجلسة التمهيدية أن يحيل السيد كاريو إلى محاكمة لجريمة قتل من الدرجة الأولى. |
Dolayısıyla, metal eşyalarınızı yere bırakamazsınız. Yoksa bir daha elinize aldığınızda elinizde birinci dereceden yanık olur. | TED | لذلك لايمكنك ترك معداتك المعدنية في العراء هناك لأنه يمكن إصابتك بحروق من الدرجة الأولى إذا امسكت بها أحيانا. |
Yaptığında ise, onu enseleyeceğiz, ve onu su götürmez bir birinci dereceden cinayet iddiasıyla vuracağız. | Open Subtitles | حين يفعل سنمسك به وسوف نضربه بجريمة من الدرجة الأولى وسوف تثبت عليه |
Öyleyse hepinize burada birinci dereceden bir cinayetle uğraştığımızı hatırlatırım, | Open Subtitles | حسناً. أعتقد بأنكم تعرفون بأننا بصدد تهمة قتل من الدرجة الأولى هنا |
En prestijli havayollarından iki adet birinci sınıf bilet ayırtmak istiyor. | Open Subtitles | وسَيَتطلّبُ تذكرتان من الدرجة الأولى على متن أكثر طيرانِكَ رفيع المستوى. |
Bu delikanlı bir gün birinci sınıf bir adli tabip olacak. | Open Subtitles | ذلك الشاب سيكون طبيبا شرعيا من الدرجة الأولى في أحد الأيام. |
Seninle çok iyi ilgileneceğiz. birinci sınıf bir cerrahi ekibimiz var. | Open Subtitles | سنهتم بك على أكمل وجه الطاقم الجراحي طاقم من الدرجة الأولى |
Bu yüzden birinci sınıfta olman, seni birinci sınıf insan yapmaz. | Open Subtitles | كونُك في الدرجة الأولى لا يعني أنك شخص من الدرجة الأولى |
Seni buraya getirdik çünkü birinci derecede cinayetle suçlayacağız. | Open Subtitles | سبب وجودك هنا بسبب حسناً نحن نتهمك بجريمة من الدرجة الأولى |
Kıdemli Saha Ajanı olduğum için böyle şeyler çok olur. | Open Subtitles | هذا يحدث كثيراً لكوني عميل ميداني من الدرجة الأولى و كل شيء |
Birinci seviye hazırlık protokolünü başlat. | Open Subtitles | ابدأى بروتوكول الوضع من الدرجة الأولى |