| Sana bir dolu mesaj bıraktım ve beni bir kere aramadın. | Open Subtitles | لقد تركت لك مجموعة من الرسائل و لم تعاودي الإتصال بي |
| Ve ona aralıksız mesaj atman daha hızlı cevap vermesini sağlamayacak. | Open Subtitles | وقت أرسلت لها العديد من الرسائل لن ترد في القريب العاجل |
| O bir şekilde yeni Şahit'i bulmamızda bize faydası olacak mesajlar alabilir... | Open Subtitles | ربما تحمل نمط من الرسائل يعيننا في رحلة البحث عن الشاهد التالي |
| Yazması, dua etmesi, Tanrıya gün ışığında nasıl görünür olabileceğini sorduğu mesajlar göndermesi gerek. | TED | لقد أراد أن يكتب ويصلي ويرسل الكثير من الرسائل إلى الله يستعلم فيها عن كيفية جعل نفسه معروفاً في وضح النهار. |
| Bence oldukça düşük bir çıtaydı ama 210 gelen mesajdan anladım ki bu çıtayı aşan oran yüzde 14'tü. | TED | كنت أظن أنه معيار منخفض بشكل ملحوظ، ولكن اتضح، من بين 210 من الرسائل الواردة، فقط 14% تغلبوا على هذه العقبة. |
| Bana başka bir mektup geldiğini söylememiştin. | Open Subtitles | لم تخبرني أنه كانت هناك المزيد من الرسائل |
| Artık mesaj yollamak yok. Telefon çalsa da çalmasa da mesajı anlamalarını istiyor. | Open Subtitles | لا مزيد من الرسائل يريدهم أن يتلقوا الرسالة في جميع الأحوال |
| mesajlara bakıp bize ulaşmaya çalışıp çalışmadığını görelim. | Open Subtitles | يجب أن نتأكد من الرسائل ونري لو أنها حاولت الوصول إلينا هنا |
| Sana bıraktığım mesajlardan hiç birini almadın mı? | Open Subtitles | الم تصلك اي من الرسائل التي تركتها؟ |
| Dün sana bir sürü sesli mesaj bıraktım ama bana geri dönmedin. | Open Subtitles | أني تركت لك العديد من الرسائل يوم أمس ولم تردّ طوال اليوم. |
| Bununla ilgili ne yapacağım bilmiyorum. Tanrım, daha fazla mesaj gelmiş. | Open Subtitles | لا اعرف ماذا سوف افعل بهذا يا اللهي مزيد من الرسائل |
| Alicia ve ben endişeleniyor. Bir sürü mesaj yolladık sana. | Open Subtitles | أنا والشيا قلقين عليك لقد تركنا لك الكثير من الرسائل |
| Kendisi muhteşem bir mimari eser ama kalın bir mesaj örtüsü altında yok olana kadar bir kabuk oluyor sadece. | TED | يعتبر أحد التحف الفنية المذهلة في حد ذاته، لكن يعتبر البنية ما هو إلا غطاء حتى تختفي الكثير من الرسائل بين طياته. |
| Dünyanın her yerindeki kadınlardan, sadece kendime sadık kalarak onlara ilham verdiğimi söyleyen mail ve mesajlar aldım. | TED | استلمت العديد من الرسائل من نساء من جميع أنحاء العالم، يخبرنني فيها أنهن تأثرن ببقائي على سجيتي. |
| Birleşik Devletlere türlü türlü mesajlar ve elçiler vasıtasıyla Küba'ya yalnızca savunma amaçlı silahlar yerleştirdikleri yalanını söylediler. | Open Subtitles | كاذبين على الولايات المتحدة عبر ،مجموعة متنوعة من الرسائل والمبعوثين بأنهم يقومون فقط بوضع ،أسلحة دفاعية في كوبا |
| İnsanları çılgına çevirecek karmaşık mesajlar verdiler. | Open Subtitles | .وبعدئذ يعودون بها إلى البرتقالى أعتقد،أنهم.. أنهم يعطون هذا الخليط من الرسائل |
| Protesolar eksik organizasyonlarca karakterize edilen sıklıkla açık bir mesajdan yoksun rastlantısal eylemlerle belirlenen çekişmeli ve tartışmalı süreçlerdir. | TED | إن الاحتجاجات مراحل مثيرة للجدل والنزاع، محددة عن طريق إجراءات مشروطة طارئة، مجردة غالبًا من الرسائل الواضحة، وتتميز بتنظيمات غير مكتملة. |
| Eşime yazdığım düzinelerce cevaplanmamış mektuplardan sonra bunun bana yazılan bir mektup olmadığını ama sana şifreyle yazılmış bir mektup olduğunu farkettiğimde şaşkınlığımı tahmin edersin. | Open Subtitles | بعد العشرات من الرسائل التي كتبتها لزوجتي التي لم ترد عليها تخيلي صدمتي عندما ادرك ان الرسالة ليست موؤجهه لي |
| Bugün o adam, yastığının altına sıkıştırılmış bu mektup gibi, tanımadığı insanların bunu öğrendiğinde yazdığı bir mektup yığınının üstünde güvenle uyuyor. | TED | حسنا، هو الآن بخير ينام مع كومة من الرسائل كتلك التي تم تخبئتها تحت وسادته والتي خُطت من قبل غرباء كانوا هنالك إلى جانبه |
| Goldman'da sistemsel bir arıza yaşadık ve çoğu mesajı kaybettim. | Open Subtitles | جولدمان حدث فيها فشل في النظام فقدت قدرا كبيرا من الرسائل |
| Önlem almışlardır, araba değiştirmişlerdir cep telefonlarını sadece mesajlara bakmak için açıyorlar. | Open Subtitles | يأخذون إحتياطاتهم، يغيرون السيارات، ويفتحون هواتهم للتحقق من الرسائل فقط. |
| Demek bunlar, mesajlardan parçalar. | Open Subtitles | أذآ هذه أجزاء من الرسائل |