Milyarlarca ton toz ve kum atmosfere yayıldı. | Open Subtitles | تريليون طن من الغبار والصخور إندفعت إلى الجو |
Bu sorunun cevabı burada yıldızlararası çölde gezinen toz ve gaz bulutunda başlıyor. | Open Subtitles | التنقيب عن الإجابات يبدأ هنا في سحب من الغبار والغاز تسبح في صحراء بين النجوم |
Ama eğer görünmezseniz, insanlar son derece kirli tabanlarla etrafta yürüyen insan şeklinde bir toz kütlesi görecekler. | TED | ولكن إذا كنت غير مرئيٍّ، سيرى الناس كتلة من الغبار على شكل إنسان تتجول بقدمين قذرتين للغاية. |
Varsayalım ki bu bir milyar ışık yılı uzaklığındaki bir güneş ve onun önünde küçük bir toz parçası var. | TED | حول الشموس البعيدة. تخيل لثانية أن هذه شمس تبعد مليار سنة ضوئية، وجاءت أمامها بقعة صغيرة من الغبار |
Bunun gözlemlemediğimiz çok fazla toz üreteceğini kabul ediyorum. | TED | أعترفُ الآن أن هذا سينتج الكثير من الغبار الذي لا نلاحظه. |
Bu da güçlü gezegenlerin kozmik tozdan nasıl meydana geldikleri idi. | Open Subtitles | هذه هي الطريقة الممكنه التي تتشكل فيها الكواكب من الغبار الكوني |
Kurtar beni kara topraktan, kır zincirlerimi. | Open Subtitles | لتأخذني من الغبار الجاف خلصني من هذه العبودية |
Buradaki her cismin üstünde 3 santimlik toz tabakası var. | Open Subtitles | هناك نصف إنش من الغبار فوق كل قطعة من الهراء هنا |
Kızın kamyoncuya küfür edecek hali bile yoktu... o an hızla dönen lastiklerin tozundan boğuluyordu. | Open Subtitles | هي حتى لم تكن تملك القوة لسبه وقد اختنقت من الغبار الذي خرج من شاحنته |
Sütunlar, toz ve hidrojen gazından oluşan bulut kümeleridir. | Open Subtitles | المراكز عبارة عن غيوم شاهقة من الغبار وغاز الهيدروجين |
İki ışık demeti, enerji ve radyasyon saniyede 30 defa dönerek koca toz ve gaz bulutuna enerji yayıyor. | Open Subtitles | شعاعين من الضوء و الطاقة والإشعاع تدور 30 مره في الثانية تمنح الطاقة لغيمة هائلة من الغبار والغازات |
Deli adam toz ve küllerden oluşan imparatorluğunda oturmuştu elde edeceği şanın biraz farkındaydı. | Open Subtitles | وجلس المجنون في امبراطوريته من الغبار والرماد وهو لا يدرك المجد الذي سيحققه |
Çarpma şiddeti ve volkanik selin etkileriyle milyonlarca ton toz ve kül gökyüzünü kapladı ve dünyayı karanlığa boğdu. | Open Subtitles | تسبب انفجار الاصطدام والفيضان البركانيّ بقذف ملايين الأطنان من الغبار والرماد إلى الجو، مغرقاً العالم في ظلام دامس. |
Ve bizimle galaktik merkez arasında tüm bu zorlu toz ve gaz katmanı var, bu yüzden onu görsel olarak göremeyiz. Ancak daha uzun dalgaboylarında bu toz pek de etkili değil. | Open Subtitles | وتفصل بيننا وبين مركز المجرّة سحب من الغبار والغاز تخفيه عن أنظارنا |
Topakların dışında toplanan yumuşak bir toz kenarı, Velcro gibi davranabilir. | TED | قد يعمل إطارٌ دائري من الغبار مُتركز حول الجوانب الخارجية للصخور كَمُثَبت. |
Bu sayısız küçük toz bebekler üretmiş bir toz. | Open Subtitles | هذا النوع من الغبار الذي يبيض أجيالاً من الغبار الصغير |
Seyrek bir bulut yoğun bir toz girdabına sıkıştı. | Open Subtitles | انسحقت سحابة متباعدة لدوّارة كثيفة من الغبار |
"İçine daha fazla toz çekme" dediler. | Open Subtitles | أخبَرَتْ رئتيكِ ألا تتنفس المزيد من الغبار |
Olan şu, hücreler mast hücrelere seslenir ve ciğerlerine şöyle der, "Daha fazla toz soluma". | Open Subtitles | مايحدث لكِ الآن أنه يوجد خلايا تسمى الخلايا المناعية أخبَرَتْ رئتيكِ ألا تتنفس المزيد من الغبار |
Biz burada, bu binanın fosil kaydı gibi birşey bulmaya çalıştık ve yaptık ta, tozdan örnek aldık. | TED | كنا سنريد ان نأخذ شيء مثل سجل أحفوري لهذا المبنى، و لنفعل ذلك،نأخذ عينه من الغبار. |
topraktan geldik, toprağa gideceğiz. | Open Subtitles | من الأرض إلى الأرض من الرماد إلى الرماد... من الغبار إلى الغبار. |
Çünkü her şey ince bir toz tabakası ile kaplı gibi duruyor. | Open Subtitles | - لأنه يبدو وكأن كل شيء مغطى بطبقة بسيطة من الغبار |
Kızın kamyoncuya küfür edecek hali bile yoktu... o an hızla dönen lastiklerin tozundan boğuluyordu. | Open Subtitles | هي حتى لم تكن تملك القوة لسبه وقد اختنقت من الغبار الذي خرج من شاحنته |