| Evet, ne yorucu davalar ne sonu gelmez tartışmalar, | Open Subtitles | نعم، لا مزيد من القضايا و المناقشات اللانهائية |
| Bu dava da, bir genç bayanın öldürüldüğü, çözülemeyen davalar arasındaki yerini alacak. | Open Subtitles | التي ستبقى على ما يبدو غير محلولة ستصبح أحد تلك الإحصائيات من القضايا الغير محلولة |
| OSK veritabanında yüzlerce çözülmemiş vaka var ve bu şüpheliyi bulmak samanlıkta iğne aramak gibi olacak. | Open Subtitles | هناك المئات من القضايا المفتوحة على قاعدة بيانات العثور على هذا الجاني سيكون مثل العثور على إبرة في كومة قش |
| Başlayabilmek için de, sadece hukuk dergilerinde makaleler yazmakla, ders olarak anlatmakla, kitaplar yazmakla kalmayıp böyle bir vaka için nasıl dava oluşturacağımızın da temeline inmeye başlamalıydık. | TED | اذا ماذا كان يجب علينا أن نفعل لنبدا؟ ليس فقط كتابة مقالات قانونية وتدريس الصفوف، وكتابة الكتب، بل كان يجب علينا البدء في التفاصيل الصغيرة والبدائية لندرك كيف يمكنك مقاضاة هذا النوع من القضايا. |
| Gitmeden önce, bana ne çeşit bir dava olduğunu söylemeliydi. | Open Subtitles | ،كان بإمكانه أن يخبرني قبل ان يُغادر . اي نوع من القضايا هيَ |
| Yüzümüzde bomba gibi patlayabilecek bir dava "şunu duymuş muydun?" halini alır. | Open Subtitles | لقد حولت القضية من مجرد قضية فاشلة الى واحدة من القضايا التي يتبادل الناس أحداثها ويتسائلون عنها على الانترنت |
| Faili meçhul olayları bırak ve onları bana gönder. | Open Subtitles | انتهي من القضايا الغير محلولة و أرسلهم لي. |
| Ama Gençliğinde bir çok olayları çözmüştü. | Open Subtitles | لكنه حلَّ الكثير من القضايا الكبيرة في شبابه |
| Bu davalar genelde çok pahalı olur. | Open Subtitles | هذا النوع من القضايا عادة مرتفعة الثمن جدًا |
| Geçen yıl çözemediğin davalar vardı, değil mi? | Open Subtitles | على مدار السنة الماضية، كانت لديك العديد من القضايا التى لم تجد لها حلاً، أليس كذلك؟ |
| Yargıç Pregeıson, bence bu tür davalan bir altkümede değerlendirmek gerekir ve bu durumda da bu altkümedeki davalar için kenara çekilmek daha uygun olur. | Open Subtitles | مجموعة من القضايا، التي من الأنسب الابتعاد عن طريق تلك الفئة من القضايا. لكن للقضاء دور |
| Bakın, yaşadıklarınız tahmin bile edemem ve doğru olanı yapmak istediğinizin farkındayım ama bu gibi davalar insanı paramparça eder. | Open Subtitles | اسمعي لا يمكنني تخيل ما تمرين به واعلم انكي تريدين ان تقومي بالشئ الصحيح ولكن هذا النوع من القضايا يدمر حيوات اصحابها |
| Müşterilerimizin en değerli hayır işleri için davalar serisinden bahsediyorum. | Open Subtitles | اتحدث عن سلسلة من القضايا لاهم اعمال عملائنا الخيرية |
| Köprüde bir fiyatına iki vaka. | Open Subtitles | "الجسر المتحرك اثنين من القضايا "هوريشيو |
| Bir vaka vardı; adam kalp yetmezliğinden ölmüştü ama öldükten dört saat sonra kafasına bir dağcı kazması girmişti. | Open Subtitles | ولكن مرة من القضايا التي كنت أعمل عليها سـبب الوفاة كان لجلطة قلبية تبين انها اداة قطع الثلج غرزت في رأسـه لمدة 4 ساعات بعد وفاته |
| Yüzlerce çözülmemiş vaka buldum. | Open Subtitles | وجدت المئات من القضايا الغير محلولة |
| Ben de: "Tabii ki. Ne çeşit bir dava?" dedim. | Open Subtitles | فقلت, "بالطبع." وقلت, "أي نوعٍ من القضايا هي؟" |
| Tabii, çok yoğun bir dava değilse-- | Open Subtitles | إلا إذا كان لديهم... عدد كبير من القضايا على غير العادة... |
| Bu öyle bir dava. | Open Subtitles | انه ذلك النوع من القضايا. |
| Sonra madde etkisi altında araç kullanma olayları en sonunda da araba ile adam öldürme olayı yaşandı. | Open Subtitles | وبعدها الكثير من القضايا في السياقة تحت تأثير المخدر و الثمالة إلى أن وصلت إلى جرائم القتل |
| Sıkıntı çıkaran bazı olayları çözmek için. | Open Subtitles | للمساعدة في التعامل مع العديد من القضايا المزعجة |
| Sonra madde etkisi altında araç kullanma olayları en sonunda da araba ile adam öldürme olayı yaşandı. | Open Subtitles | وبعدها الكثير من القضايا في السياقة تحت تأثير المخدر و الثمالة إلى أن وصلت إلى جرائم القتل |