| Mucizevi şey ise bunu başarmak için daha çok para harcamanız gerekmiyor. | TED | الشيء المذهل هو: ليس عليك أن تنفق المزيد من المال لتحقيق ذلك. | 
| Facebook, Google veya YouTube reklamlarına sınırsız para harcayabilirsiniz ve kimsenin haberi olmaz çünkü tam bir kara kutu. | TED | ويمكنك إنفاق أي مبلغ من المال على إعلانات الفيسبوك أو جوجل أو اليوتيوب. ولا أحد سيعرف، لأنها صناديق سوداء. | 
| Ve lütfen yakınınızda oturan biriyle taksi tutun. Unutmayın parayı sokaktan toplamıyoruz. | Open Subtitles | من فضلكم شاركوا العربة مع جاركم تذكروا، نحن لسنا مصنوعين من المال | 
| Öyle çok parası var ki Çin'i bile satın alabilir. | Open Subtitles | قام بافتتاح ملهى ليلي في الصين وكسب الكثير من المال | 
| Ama çok geçmeden param bitti ve bırakmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | وعندما فرغ مالدى من المال اجبرت لان اتخلى عن الفكره | 
| ...tonlarca parayla yan gelip yatacaktın ben de hâlâ çalışıyor olacaktım. | Open Subtitles | ستكون تلعب الآن بالكثير من المال وكنت سأكون أعمل أنا حينها | 
| Bunlar için cinayet işlediniz. Bunlar paradan çok daha değerli. | Open Subtitles | لقد قتلت من اجل هؤلاء انهم يستحقون اكثر من المال | 
| Çok fazla paran varmış. Sence bunu düşünmek gerekmiyor mu? | Open Subtitles | أظن أنك كان لديك الكثير من المال من سيفكر بشأنه؟ | 
| Yoktan yere, hayalinizdeki işe giremeyeceksiniz, size çok para kazandıracak işe. | TED | فجأة، لن تحصل على وظيفة أحلامك، والتي ستعطيك كثيراً من المال. | 
| Göç etmek için para ve gidecek bir yer bulmanız gerek. | Open Subtitles | للهجرة أنتِ في حاجة الى الكثير من المال والمكان المناسب للذهاب | 
| Çok para kazandığın zaman, bana yeni bir motosiklet al. | Open Subtitles | عندما تحصل على الكثير من المال اشتري لي دراجة جديدة | 
| Daha önce konuşmuştuk, önce yeterli parayı bulup sonra gözlerimi iyileştirecekti. | Open Subtitles | لقد إتفقنا إذا جمع ما يكفي من المال سيأخذني لأعالج عيني | 
| Sanırım bu parayı kazanmak için ne yaptığı seni meraklandırmıştır. | Open Subtitles | مما يجعلك تتساءل عما فعله لكسب هذا القدر من المال | 
| O kadar parayı kaybedeceksin ve kimse fark etmeyecek mi sandın? | Open Subtitles | أتعتقد أنك بخسارتك لهذا القدر من المال لن يلاحظ أحد شيئاً؟ | 
| Hans, bunların ne kadar parası olduğunu ve nerede saklandıklarını biliyordu. | Open Subtitles | هانز عرف، كم من المال عندهم وأين كانوا يخفونه ـ أنظر | 
| Çok parası olabilir ama kızlar konusunda berbat bir zevke sahip. | Open Subtitles | اعتقد ان لديه الكثير من المال لكن ذوقه فى الفتيات مريع | 
| O kadar çok param olacak ki torunlarım lakros oynayacak. | Open Subtitles | سأحصل على الكثير من المال لدرجة أن أحفادي سيلعبون اللاكروس | 
| - Sana daha fazla borç veremem. - Yok, haydi, dostum. param var. | Open Subtitles | ـ لن أقرضك المزيد من المال ـ لا يا رجل، لقد انصلح حالي | 
| Ayrıca, küçük miktarlı parayla yapılan güven deneylerim için yaşamımızda ne sıklıkta yabancılara güvendiğimiz hususunu yakalamadıgı için endişeliydim. | TED | أنا أيضاً قلق بخصوص نقطة أن تجاربي مع دفعات صغيرة من المال هى بالحقيقة لا توضح تماما كيفية ثقتنا بالغرباء. | 
| Bu adamın aldığı paradan daha çok değer verdiği tek şey,itibar herhalde. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يهتم به ذلك الشخص أكثر من المال هو السمعة | 
| Yani, belli ki senin çok paran var. Bu sikkelere ihtiyacın yok. | Open Subtitles | اعنى من الواضح أن لديك طن من المال لماذا تريد تلك العملات؟ | 
| Ama boşanma yüzünden paranın büyük kısmı bağlı ama yollayabileceği kadarını yollayacak. | Open Subtitles | بسبب الطلاق, كثيرٌ من المال محجوز, لكنّها سترسل لي ما تقدر عليه. | 
| Daha fazla paramız olduğu için daha fazla seksi kız bulacağız. | Open Subtitles | لمزيد من المال الذي يبدو أن لديها، وسخونة الفتيات أننا سنصل. | 
| Moulin Rouge'u tiyatroya dönüştürmek muazzam bir paraya mal olacak. | Open Subtitles | تحويل الطاحونة الحمراء إلى مسرح سيكلف مبالغ طائلة من المال | 
| Tüm paramı bu fahişeye harcadım, ve o artık sadece benimle seks yapacak. | Open Subtitles | دفعت كل ما عندي من المال على هذه العاهرة والان هي لي يجب ان اضاجعها |