| Ve tarihsel çalışmalar var. Bazı teknik başarı seviyeleri vardı. | TED | وهناك محاولات تاريخية والتي كللت بدرجة من النجاح التقني. |
| Hatta New York Times, Sevgililer Günü için okuyuculardan bu çalışmayı deneyenlerin çeşitli başarı dereceleriyle tecrübelerini gösteren, bir takip makalesi yayınladı. | TED | في الحقيقة، نشرت صحيفة نيويورك تايمز مقالا للمتابعة لعيد الحب، والذي كشف عن تجارب القُرّاء لهذه الدراسة بأنفسهم، بدرجات متفاوتة من النجاح. |
| Bay Agos, savunma araştırmacısının bize göre çok daha başarılı olduğuna dikkatimi çekti. | Open Subtitles | أن محققين الدفاع يملك الكثير من النجاح ضدنا اذن انا ارفع دائراه تحقيقنا |
| Fakat bu başarıya rağmen, takım radyo kontrollü akbabalarını tek parça halinde indirememekten korkuyor. | Open Subtitles | ولكن ، على الرغم من النجاح يخشى الفريق انه لن يستطيع استرجاع النسر الموجه لاسلكيا مرة أخرى كقطعة واحدة. |
| Herkes ilk denemede başaracak diye bir şey yok. | Open Subtitles | لا احد يتمكن من النجاح من المحاولة الاولى |
| Kaliforniya'daki üreticilere karşı elde ettiğimiz başarıya rağmen hala bizimle bir masaya oturup müzakere etmeyi reddediyorlar. | Open Subtitles | حسناً, بالرغم من النجاح الذي حققناه ضد أصحاب المزارع في ولاية كاليفورنيا لا يزالون يرفضون الجلوس والتفاوض معنا |
| Bambunun olağandışı başarısı çok az hayvanın baş edebileceği sert gövdesinde yatar. | Open Subtitles | الخيزران جزءا من النجاح الهائل بأنّه قاسي جدا بضعة حيوانات يمكن أن تهضمها |
| Bu şu anlama gelir hırsızlık inanılmaz başarılıydı. | Open Subtitles | مما قد يعني بأن السرقة ظاهرة فريدة من النجاح |
| İkincisi, hiçbir çeşit başarı formuyla bu hissin gitmediğini fark ettim. | TED | والثاني، أدركتُ أنه لا يذهب بغض النظر عن أي شكل من النجاح. |
| başarı aurası var, tıpkı Bundy gibi,... kadınların kibrini cezbeden kötü bir parfüm gibi. | Open Subtitles | يظهر بهاله من النجاح مثل الارنب مثل العطر الرخيص والحبه الفارغه |
| Büyük başarı yakalamak istiyorsanız 2 şeyi aynı anda yapabilmelisiniz. | Open Subtitles | ان تتمكن من القيام بشيئين في وقت واحد هو جزء كبير من النجاح |
| Yaşıyor. Bu kadar ti'ye alan biri olduğun sürece ne bu dünyada ne başka bir yerde hiçbir başarı bekleme. | Open Subtitles | لا يمكن أن تكون متشائماً وتتوقع أي قدر من النجاح في هذا العالم أو أي عالم آخر |
| Onlara göre zihinsel başarı, sportif başarıdan daha üstündü. | Open Subtitles | كانا يعتقدان أن الإنجاز الفكري أهم من النجاح الرياضي |
| Uzun vadede başarılı olmak için Twitter'in yanında bazen çayı şekersiz içmeniz gerekir. | TED | لأنه حتى نتمكن من النجاح على المدى الطويل، يجب أن نشرب الشاي بدون سكر أحيانًا أثناء استخدام تويتر. |
| başarılı olmalarına mani olan tek şey onları yanıltan ve yapamayacaklarına inandıran akıllarıydı. | TED | الشيء الوحيد الذي منعهما من النجاح أن عقليهما قد خدعاهما بعدم قدرتهما على فعل هذا. |
| Bu sebeple, benim otizme sahip bireyler için hayalim bunu değiştirmek, onları başarılı olmaktan alıkoyan engelleri kaldırmak. | TED | إني أحلُم أن يتغير هذا الأمر مع مصابي التوحد بأن تُزال الحواجز التي تمنعهم من النجاح. |
| Seçtiğin alanda bu seviyede başarıya ulaşmış olman- | Open Subtitles | حقيقة وصولك لهذا المستوى من النجاح في ميدانك المُختار |
| Suyun, zorlamadan veya çatışma yaratmadan çözüm bulabilmesi gibi biz de odağımızı daha fazla başarıya değil uyuma yönelterek yaptığımız atılımlardan daha çok haz alacağımıza inanıyorum. | TED | كما أن الماء قادر على إيجاد حل بدون قوة أو نزاع، أعتقد أنه يمكن أن نجد شعورا أكبر بإنجاز مساعينا عن طريق تحويل التركيز من تحقيق المزيد من النجاح إلى تحقيق المزيد من الانسجام. |
| Başaramayacak olursan başaracak başka bir Sebastian Caine bulurum. | Open Subtitles | وإن لم تتمكن من النجاح فى تجربتك سأجد "سباستيان كين" آخر يستطيع فعلها |
| Neredeyse, Salem'ı yeryüzündeki Cehennem'e çevirmeyi başaracak ve bütün yurdumuzu bizzat Şeytan'ın kendisine teslim edecek cadılar olarak. | Open Subtitles | .. ساحراتٌ اقتربوا للغاية من النجاح في تحويل "سالم" للجحيم على الأرض وتسليم بلدنا الجديدة بالكامل |
| 35 yıllık bekleyişin sonunda elde edilen bu bir anlık başarı insanın moralini bozabilirdi, ama Seth Shostack çok sabırlıydı. | Open Subtitles | بصيص واحد من النجاح خلال 35 عام من البحث قد يُحبطك. ولكن (سيث شوستاك) باسل. |
| En büyük turumun ortasındayım, hayatımın en büyük başarısı. | Open Subtitles | هذا هو أهم جولتي حتى يومنا هذا. أنا لم أصب الكثير من النجاح. |
| Bu şu anlama gelir hırsızlık inanılmaz başarılıydı. | Open Subtitles | مما قد يعني بأن السرقة ظاهرة فريدة من النجاح |