Ben de istiyorum, tüm bunlardan sıkıldım. | Open Subtitles | واريد ان اكون كذلك لانى فاض بى من كل ذلك |
Ted. Tatlım, tüm bunlardan kurtulacağız. | Open Subtitles | تيد عزيزتى, سوف نخرج من كل ذلك سنُبرّئك |
Okulu çok fazla sevmedi, ama robotlarla ilgili yarışmalara katıldı, ve farketti ki bir yeteneği vardı, ve daha da önemlisi bunun için gerçek bir tutkusu vardı. | TED | ولم يكن يحب المدرسة كثيراً واشترك في مسابقة الرجال الآلية وادرك انه يملك موهبة في هذا المجال والاهم من كل ذلك .. كان يملك الشغف |
Şu anda benden tamamen uzak durmak istediğini biliyorum ama yapma işte, bu mevzu her şeyden daha önemli. | Open Subtitles | اعلم بأنك لا تريد ان تفعل اى شئ معى الأن , ولكن هيا هذا اكبر من كل ذلك |
Tüm bunların ne demek olduğunu bize söyleyecek misin? | Open Subtitles | أستخبروننا يارفاق ما كان المقصد من كل ذلك ؟ |
Yine de, bütün bunlara rağmen, Külkedisi nazik ve iyi huylu kalmayı başarmıştı. | Open Subtitles | وبالرغم من كل ذلك سيندريلا بقيت لطيفة ونبيلة |
Nerde yaşar, nerde çalışır, ve en önemlisi, şu anda nerede olduğu. | Open Subtitles | أين يقطن ويعمل والأهم من كل ذلك أين يمكن أن يكون الآن |
bütün bunlardan mahrum olduğun zamanlarda ondan hoşlanmış, hatta sevmiş bile olabilirsin. | Open Subtitles | فعندما تحرمين من كل ذلك يمكن أن تشعري بشيء قريب من الشعور بالحب |
Lütfen, tüm bunlardan yoruldum artık. | Open Subtitles | من فضلك, لقد تقاعدت من كل ذلك. |
tüm bunlardan çıkarılacak ders nedir? | TED | ما هو الدرس من كل ذلك ؟ |
tüm bunlardan sonra. | Open Subtitles | على الجانب الآخر من كل ذلك |
Ama ben tüm bunlardan kaçıp kurtuldum. | Open Subtitles | ولكن أنا هربت من كل ذلك |
Bak Thomas. Biz Vietnam'ı tüm bunlardan kurtarmak için buradayız. | Open Subtitles | (نحن هنا لكي ننقذ (فييتنام من كل ذلك |
Daha da önemlisi bana benzeyen biri var mı? | Open Subtitles | ...والأهم من كل ذلك هل من أحد يشبهني؟ |
Ama her şeyden önemlisi baştan beri ona açılmamamın tek sebebinin hayır demesini kaldırıp kaldıramayacağımı bilmemem olduğunu söylerdim. | Open Subtitles | لكن الاغلب من كل ذلك سوف اخبرها ان السبب الوحيد انني لم اتحرك في البداية |
her şeyden önce buna duacıyız. | Open Subtitles | الأهم من كل ذلك ، أنه صلى من أجل ذلك |
her şeyden de çok ben kendimden nefret ettim. | Open Subtitles | والأكثر من كل ذلك.. هو أننى كرهت نفسى |
Şunu da söylemeliyim ki eğer Tüm bunların üstesinden gelebilirsen Buckner gerçekten de o kadar önemli bir mesele olmayacaktır. | Open Subtitles | فقد احتاج ان اقول اذا انتى نجيتى من كل ذلك مدرسة باكنر حقا ليست بالأمر المهم |
Bunların... Eğer aslında onunla olmak istiyorsan Tüm bunların ne gereği vardı? | Open Subtitles | ما الجدوى من كل ذلك طالما كنت تريدين الارتباط به؟ |
Tüm bunların yerine düşündük ki yeni bir şey icat edilmeli. | TED | بدلا من كل ذلك كنا نظن أنّ هناك -- شيئا جديدا يحتاج للإختراع. |
Bütün bunlara rağmen insanlar işlerine gidiyor. | Open Subtitles | بالرغم من كل ذلك, الناس يذهبو إلى أعمالهم |
Ama, burada benim ürettiğim gerçekten yüksek-çözünürlüklü, düşük maliyetli, ve sanırım en önemlisi, görüntü yakınlaştırılabilir. | TED | ومع ذلك ، فإن هده المقاربة هي عالية الدقة ، منخفضة التكلفة ، وربما الأهم من كل ذلك ، قابلة للاتساع |
bütün bunlardan uzaklaşman gerekiyor. | Open Subtitles | وأنت بحاجة إلى استراحة من كل ذلك |