| Adaleti engellemeye çalışmıyorum ancak bu genç adamın da dediği gibi bu bir saçmalık. | Open Subtitles | أنا لا أسعى لعرقلة العدالة ولكن مثلما قال هذا الشاب ، هذه مهزلة |
| Bu saçmalık. Önce 3,000, sonra da 2,000 daha. | Open Subtitles | هذه مهزلة أولاً 3.000 ثم بعد ذلك 2.000 زيادة |
| Bunu alay konusu yapıyorsunuz, sevinciniz bunu kanıtlıyor. | Open Subtitles | الذي فقد إلى سببهم. أنت تعمل مهزلة منه، أفرحه يثبت نقطتك. |
| Farketmiş olduğunuz gibi, Kanada'daki seçimler şaka gibi. Haksız ve gelişigüzel sonuçlar veren | TED | وكما تلاحظون فان الانتخابات في كندا مهزلة فنحن نعتمد على انظمة قديمة جداً |
| O çocuğu şovda tutabilmek için meşru bir randevu sürecini gülünç duruma düşürdüğüne göre bir sonraki adımımız ne? | Open Subtitles | الآن بعد أنّ جعلت الأمر مهزلة في برنامج مواعـدة شرعـي لإبقـاء هذا الشاب في البرنامج، ما هي خطوتنـا التالية؟ |
| Kilisede maskaralık yapayım deme. | Open Subtitles | غير خيري لا تفعل مهزلة فى الكنيسة |
| Adi bir komedi. Pis bir fars. İşte yaşam bu. | Open Subtitles | كوميديا رديئة، مهزلة مبتذلة تُدعى الحياة. |
| Ama sonra, 1990'da ortaya çıktı ki Suudi Arabistan'la yapılan silah ticareti tamamen maskaralıktı. | Open Subtitles | ولكن في عام 1990 أصبح من الواضح أن جميع صفقات السلاح مع السعودية كانت مهزلة كاملة |
| Bunun hiçbir anlamı yok! saçmalık. | Open Subtitles | كما ترون ان الكبرياء لا معنى له ما هو الا مهزلة |
| Düğünümüzü Tam bir saçmalık yapmak adına, seni tekrar göremeyeceğim diye bir rahibe beyaz bir yalan söyeleyemem. | Open Subtitles | لم ترد أن تقول كذبة بيضاء صغيرة لقس لن تراه بعدها أبداُ ولكن تجعل من زواجنا مهزلة كبيرة ؟ |
| saçmalık bile olsa duruşma değerli zamanımı alır. | Open Subtitles | المحكمة تطلّب وقتي الثمين وإن وكانت مهزلة. |
| Bu saçmalık, koca bir saçmalık, bu kadar insan ölmeli mi? | Open Subtitles | فتلك مهزلة, كى يموت العديد من الرجال ؟ |
| Horoz ve Boğa evindeki gibi aylaklar alay etsin diye başlatmadı. | Open Subtitles | لكي يرفض مثل الديك والثيران يمكن أن يجعل مهزلة منه. |
| İşlenmesi imkânsız bir suçla bir adamı itham etmek,adaletle alay etmekten başka bir şey değildir. | Open Subtitles | سيكون مهزلة للعدالة لإدانة رجل من جريمة من المستحيل أن يرتكبها |
| Dışarıda bununla ilgili şaka yapmak isteyen bir sürü kamera var Mick. | Open Subtitles | هناك مجموعة من الكاميرات منصبة بالخارج من هناك منتظرة أن تجعل مهزلة من ذلك |
| - Biz de bundan sonra bir aile olacağız. - Aile mi? Ne kadar gülünç bir kavram. | Open Subtitles | لكنك تحتاج لعائلة لتربيتهم عائلة , هذه مهزلة |
| Insanlar bize bakıyor. Lütfen maskaralık yapma. | Open Subtitles | الناس يشاهدون من فضلك لا تخلق مهزلة |
| Bu komedi tiyatronuza bir de polis mi eklediniz? | Open Subtitles | وبالطبع, هذه الشرطة تمثيل ايضا ؟ ولكن, هذه مهزلة ليست ضرورية ؟ |
| Bir keresinde doğum günümü haber almıştım ki büyük maskaralıktı. | Open Subtitles | ... حصلتُ على أخبار عن عيد ميلادي مرة و هي مهزلة كاملة |
| Ama bu tamamen saçma. Bu akşamüstü televizyon şovunu yapmalıyım. | Open Subtitles | حسنا , هذه مهزلة غلي تسجيل عرضي بعد الظهر |
| Çünkü o zamanlar daha yeni bir fiyasko yaşanmıştı Irak'ta. | Open Subtitles | لأنه في هذا التوقيت كانت مهزلة أسلحة الدمار الشامل في العراق مازالت في الأفق |
| Gördüğüm en büyük saçmalıktı. | Open Subtitles | هذه المراسم هي أكبر مهزلة رأيتها في حياتي. |
| Bu uluslararası boyutta bir rezalet. | Open Subtitles | هذه مهزلة ذات ابعاد دولية |
| Eğer ortaya çıkıp senin canını sıkmasaydı bu Saçmalığın tamamen sağlıksız olduğuna katılacağına eminim. | Open Subtitles | ذا إهتم حقاً للظهور متأكدة أنه سيوافقني على أن ما يحدث مهزلة إنه تماماً ليس صحي |
| Özellikle de son olan saçmalıktan sonra babam sizinle gurur duyardı. | Open Subtitles | خصوصا بعد مهزلة ذلك اليوم أبي كان فخورا بكم |