| Ben buna cinayet için gerekçe ve arama emri için muhtemel sebep derim. | Open Subtitles | أدعو ذلك دافعاً وراء القتل وسبب مُحتمل لأمر تفتيش قضائي. |
| muhtemel bir 480 kodlu vurup kaçma vakası var. Bir kişi ex olmuş. | Open Subtitles | لديّ حادث صدم وفرار مُحتمل أدّى لإصابات حرجة لدى الجامعة |
| Bu noktada, danışman olası bir cinayetle ilgili polis müdürlüğünü bilgilendirdi. | Open Subtitles | في هذه المرّة، المُستشار، أخبر قسم الشّرطة من مُحتمل رمز 187. |
| Av Köpeği'nden Ekibe. olası düşmanlara karşı tetikte olun. 16. bölümden 9. bölüme doğru ilerliyorlar. | Open Subtitles | من القائد للفريق ، كونوا على حذر من هجوم مُحتمل ، القطاع 16الباب التاسع |
| "Muhtemelen, el koydukları mülkleri geri vermek zorunda kalmaktan korkuyorlardı." | Open Subtitles | مُحتمل أنهم كانوا خائفين من أنهم يجب أن يُرجعوا ملكية مصادرة |
| Birisinin olayla ilişkili olduğunu çözdük, Muhtemelen satıcıydı. | Open Subtitles | توقعنا أنّ هُناك أحد في الداخل مُتورّط، مُحتمل كبائع. |
| - Pek âlâ bu mümkün ama... - Fikrinize ihtiyacımız yok doktor. | Open Subtitles | ... ـ مُحتمل ، لكنني مُقتنعة بأنها ـ قناعاتكِ ليست مطلوبة ، يا دكتورة |
| Şu an etrafta potansiyel bir suçluyu takip etmek kaynakları boşa harcamaktır. | Open Subtitles | الآن، مُلاحقة مُذنب مُحتمل هو مضيعة للموارد. |
| Olasılıklardan biri, sınır dışı etme derdinden kurtulmak için Yahudilerinin kaçmalarını istemesi Olabilir. | Open Subtitles | تفسير واحد مُحتمل وهو أنّه أراد اليهود ان يهربوا لإنقاذه من المتاعب التى سيواجهها هو فى إبعادهم |
| Müstehcen fotoğraf ve basımların muhtemel kaynağını soruşturmak için şehre inmiş. | Open Subtitles | إنه في المدينةيحقق في مصدر مُحتمل لصور ومواد مُخلة بالأداب ... |
| Bir şey yok... ne resim, ne deri eldivenler, ne de muhtemel cinayet silahı. | Open Subtitles | لاشئ.. لا لوحات لا جلدُ خنزير لا قفازات لا يوجد سلاح جريمة مُحتمل |
| Baban birçok muhtemel geleceğin olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | لقد قال أباك أن هناك أكثر من مستقبل مُحتمل |
| Adamlar ne kayıt dışı, ne de resmi olarak olası bir kaçırılma olayı olmadığını söylüyorlar. | Open Subtitles | وهم يخبروننا بشكل رسميّ وغير رسميّ أنهم سيتجاهلون أيّ تقارير عن إختطاف مُحتمل |
| Önümüzdeki birkaç gün boyunca tüm olası senaryoları aklından geçireceksin. | Open Subtitles | سوف ترغبين بتجربة كلّ سيناريو مُحتمل في اليومين القادمين. |
| Ayrıca ters gidebilecek olası bir durumda, deney için buradan birini kullanırsak bilirsin işte daha fazla özlenir. | Open Subtitles | وفي الحدث الغير مُحتمل شيئاً ما يكون خاطئاً، حسناً، يوجد ناس هنا نريد، كما تعلم، الإشتياق لهم |
| Muhtemelen uyumaya giderdim ama ben yaşlanıyorum. | Open Subtitles | .. مُحتمل أن اذهب للنوم ولكن أصبحت عجوزاً |
| Birisinin olayla ilişkili olduğunu çözdük, Muhtemelen satıcıydı. | Open Subtitles | توقعنا أنّ هُناك أحد في الداخل مُتورّط، مُحتمل كبائع. |
| Muhtemelen, efendim ilk rapora tamamen zit. | Open Subtitles | مُحتمل ياسيدي على العكس تماما مما في التحقيق الأولي |
| Eğer mümkün olandan daha iyi bir fikrimiz yoksa mümkün olan makul olana terfi etti demektir. | Open Subtitles | لو انه ليس هناك اي شئ افضل من مُحتمل " اذاً فـ " مُحتمل " يُرقّي الي " غالباً |
| Bunun mümkün olduğunu düşünebilirsin. | Open Subtitles | يمكنك الإستمتاع بفكرة أن هذا مُحتمل |
| İşin doğrusu, şu an şehirdeki herkes bu adamın potansiyel hedeflerinden biri. | Open Subtitles | الحقيقة هي، أنّ كلّ شخص في هذه المدينة هو هدف مُحتمل. |
| potansiyel bir bulmaca. Denizaltının seyir kayıtları demotik kodlarla yazılmış. | Open Subtitles | مسار مُحتمل , سجل الملاحة الخاص بالسفينة يو , قام بتشفيرة الى اللغة الديموطيقية |
| Garip ama Olabilir. | Open Subtitles | غريب، ولكن ذلك مُحتمل |
| Belki... Belki de hastalığımı teşhis edip, ne kadar deli olduğumu gördüğünde, sana bir tehdit oluşturamayacağımı anladın. | Open Subtitles | ربما فور أن علمت بتشخيصي ورأيت كيف كنت مجنون حسبت أنني لا يمكن أن أشكل تهديداً مُحتمل |
| Uyuşturucu, kaçak mal ve kara para için otobanları kullanmak yerine burnumuzun dibinde bu sistemi kullanalar olası bir ihtimal. | Open Subtitles | إنه طريق سريع مُحتمل لنقل المُخدرات الأموال ، وتهريب البضائع دون علمنا |