| İlk bakışta iki farklı galaksi var gibi görünüyor. | Open Subtitles | تبدو للوهلة الأولى وكأنّها مجرّتين مُختلفتين. |
| Buradaki çamurda, iki farklı ayakkabı izi tesbit ettim. | Open Subtitles | لديّ مجموعتين مُختلفتين من آثـار الأقدام هنا , بالوحلّ. إنها لم تُمطر هنــا ، من أسابيع. |
| Test, yaptığını gösterdi ölmeden birkaç saat önce iki farklı kadınla. | Open Subtitles | أظهر الإختبار أنّه أقام علاقة حميميّة، مع امرأتين مُختلفتين في غضون ساعات من وفاته. |
| Belki de, herkesin bizi farklı çıkarmaya çalıştığı kadar farklı değilizdir. | Open Subtitles | فربّما لا نكون مُختلفتين كما يحملنا الجميع على الظنّ |
| - Çocuklar şehrin iki ucundaki 2 farklı okula gidiyor. | Open Subtitles | إنّ الطفلين يرتادان مدرستين مُختلفتين كُلّ منهما على جانب آخر من المدينة. |
| İki farklı mektup göndermişlerdi. | Open Subtitles | ف" أصبحت نشطةً للغاية بذلك المجال أرسلت في الواقِع رسالتين مُختلفتين |
| farklı annelerden doğduk. | Open Subtitles | نحنُ مِن أُمّين مُختلفتين |
| İki güç birbirinden farklı. | Open Subtitles | هاتين القوتين مُختلفتين |
| O kadar da farklı değiliz. | Open Subtitles | نحن لسنا مُختلفتين جداً |
| Sanırım seninle Patty'nin, görüşmenizden oldukça farklı çıkarımları olmuş. | Open Subtitles | أعتقد أنّك و(باتي) لديكما صورتين مُختلفتين حول إجتماعكما. |
| Ginger'la ben tamamen farklı kişileriz. | Open Subtitles | حسناً, أنا و (جينجير) مُختلفتين تماماً |