| Ama öte yandan, çok da korkutucu yani ne istediğini bilmek. | Open Subtitles | هو أيضاً.. أعني هو أيضاً إدراك مُخيف ماالذي تريد هو الذي تريده تعرفين ماذا أعني؟ |
| korkutucu bir dünyada yaşıyoruz. Kötü şeyler oluyor. | Open Subtitles | إنـّه عالم مُخيف ، و ثمّة أشياء سيّئة تحدث. |
| Burası çok ferah olduğu için korkunç değil sanırım. | Open Subtitles | ربما لأنهُ مفتوح، ولكن هذا المكان لا يبدو مُخيف |
| Bu korkunç bir duygu. | Open Subtitles | أَشْعرُ بأنّني عِشتُ من أجل لا شيء.. إنه شعور مُخيف |
| Çok ürkütücü. Umarım onlar da yıldızbakar aramıyorlardı. Yıldızbakar, yıldızbakar... | Open Subtitles | هذا مُخيف, أتمنى أنهم لم يكونوا يبحثوا عن "تليسكوب" أيضاً |
| Birinin bütün evin odalarını gezdiğini aynaları kırdığını neleri ellediğini bilmek tüyler ürpertici. | Open Subtitles | إنه لأمر مُخيف أن تعرفي بأنَّ هنالك شخصاً تجوَّلَ في كل أنحاء المنزل و قام بتحطيم المرايا، و قام بلمس ما لا نعرفه |
| Bunun korkutucu olduğunu ve aklının almadığını biliyorum. | Open Subtitles | انظري، أعلم أن ذلك مُخيف ولا شيء يبدو له مغزى |
| Karanlık mağaradaki korkutucu sesler. Yürümeye devam et. Yürü, yürü. | Open Subtitles | ضجيج مُخيف في الكهف المُظلم، واصلي المُضيّ، واصلي، هيّا، هيّا! |
| Benimkilerden çok farklı seçimler yaptın ve bu çok korkutucu bir şey. | Open Subtitles | لقد اتخذت خيارات كثيرة مختلفة عني وهذا مُخيف |
| Düzgün bir şekilde ilacını alırken bile çok korkutucu biri. | Open Subtitles | الرجل مُخيف بما يكفي عندما يكون يتناول أدويته بإنتظام |
| Mozzarella peyniri, küçük bir siyah zeytin korkutucu kanlı görünüş için de gıda boyası. | Open Subtitles | إنها موزاريلا ، وزيتون أسود صغير ولمسة من ملونات الطعام تُعطيها شكل مُخيف |
| Kendi başıma büyüdüm fakat sakallarım korkunç derecede yavaş büyüyor. | Open Subtitles | كنت أود أن أطٌلق لحيتي ولكن شعر وجهي ينمو ببطء مُخيف |
| Bana korkunç bir canavarmışım gibi bakmalarına şaşmamalı. | Open Subtitles | لا عجب في أنهُم كانوا ينظرون ألي كما لو أنني مِسخً مُخيف |
| Bak,restorandakiler büyük,kırmızı korkunç bir şey gördüklerini söylüyor. | Open Subtitles | أنظر أشخاص المطعم رأو شيئ أحمر و ضخم و مُخيف |
| Paranoyak ve korkunç bir insana dönüştü. | Open Subtitles | تدهوّرت حالته وتحوّل إلى شخصٍ مُخيف يُعانى من جنون الارتياب. |
| Ve şanslıysan... ..belki birkaç gün içinde birinden, buluşucağınız son derece korkunç bir yer ile ilgili haber alırsın. | Open Subtitles | وإذا كُنت محظوظاً رُبما في اليومين القادميين ستحصل على مكالمة من شخص ما مع موقع مُخيف للغاية |
| Dürüst olmak gerekirse, baba saplantın biraz tuhaf ve ürkütücü. | Open Subtitles | حسناً، لنكن صادقين يا أبي، إنّ هوسك مُخيف وغريب. |
| - Baban oldukça ürkütücü. | Open Subtitles | إن والدك مُخيف جداً أليس كذلك ؟ |
| Çünkü küçük kızımın içinde ürkütücü bir şey olmalı. | Open Subtitles | لإن شيئاً ما مُخيف بداخل إبنتي |
| Tüyler ürpertici eski bir motele gittiğimizde işler gerçekten de kötüye gitmeye başlar. | Open Subtitles | أنّ عندما نصل إلى نُزل قديم مُخيف فإنّ الأمور تبدأ بالفشل تماماً. |
| Bahse girerim zayıf bir solo yapan biri için daha da korkutucudur. | Open Subtitles | أجل, أراهنك أنه مُخيف أكثر لشخص يقوم بالعزف المنفرد |
| Bana bir şey oluyor Piper, oldukça tuhaf bir şey hem de. | Open Subtitles | هناك شيء يحدث لي، بايبر وهو شيء مُخيف فعلاً |
| Babam da araba anahtarını. korkutucuydu. Babam çok heyecanlı görünüyor. | Open Subtitles | و والدى يحتفظ بمفاتيح سيارته هو أيضاً, مُخيف. |
| Bak, biliyorum çok korkutuyor ama bence babasının kim olduğunu öğrenmelisin. | Open Subtitles | ،انظري, أعلم أنه أمرٌ مُخيف ولكن أعتقد أنه لابد أن تعلمي من هو الأب |
| Biraz korkutucusun. | Open Subtitles | ولكن لنواجه الأمر، أنت مُخيف نوعاً ما |