| Şansınıza, acizleri yargılamak çok Kazançlı olur. | Open Subtitles | من الحظ بالنسبة لك أن إحتيال اليائسين مُربح للغاية |
| Bu herkes için Kazançlı bir durum. | Open Subtitles | لذا الموقف مُربح لجميع الأطراف |
| Sevgili Barbara, senin annen, mekânı cennet olsun sana o fonu Kazançlı bir şeye yatırım yapasın diye bıraktı. | Open Subtitles | (باربرا)، عزيزتي، أمك الرب يُقدس روحها... تركت لكِ ذلك الصندوق لتستثمريه في منزل أو عمل تجاري... شيء مُربح. |
| Başkan Joo, Kârlı bir iş olmadığı halde karakol gezisi yapmışsın. | Open Subtitles | ،أيها الرئيس لقد سمعت أنّـك ذهبت لقسم الشرطة بعدما إعتنيت شخصياً بشخص ما ليس مُربح حتى |
| Kârlı iş yapacak yöneticiler için oy vermek istiyorum. | Open Subtitles | أنا ارغب بالتصويت لمدراء يمكنهم أدارة عمل مُربح |
| Yani, bu çift taraflı kazanç durumu, berbat. | Open Subtitles | سدّد ديوني. ولهذا، الآن، الذي كان موقف مُربح لكلينا أصبح فوضى. |
| - Kazançlı değil. | Open Subtitles | غير مُربح. |
| Kültürlü et alanında Kârlı bir gelişme var mı? | Open Subtitles | إنجازُ مُربح في مجال اللحم الراقي؟ |
| Kârlı bir atılımı önlemek için | Open Subtitles | ليحول دون انجاز مُربح |
| Yani, bu çift taraflı kazanç durumu, berbat. | Open Subtitles | ولهذا، الآن، الذي كان موقف مُربح لكلينا أصبح فوضى. |
| Liseli çocukların dramasından kaçınmış olurum. Çifte kazanç. | Open Subtitles | وهكذا أتجنّب كل دراما علاقات المدرسة الثانوية، موقف مُربح من الجهتين. |