| Maalesef, bugün Şükran Günü. Elçilik Pazartesi gününe kadar kapalı. | Open Subtitles | للأسف نحنُ فى عيد الشُكر السفارات مُغلقة إلى يوم الأحد |
| Tüm havalimanı kapalı. | Open Subtitles | رغم ذلك، مازال نواجه تحدي، جميع المطارات مُغلقة |
| Geçtiğim zaman, tüm koridoru kapsayan kapalı devre kamera sistemi var. | Open Subtitles | بَعد أن أَمُر هناك ممر طويل مُراقب بواسطة دائرة مُغلقة من الكاميرات |
| Kapı kilitli. | Open Subtitles | البوابة كانت مُغلقة مِقياس مالكة البيت كان حوالى 80. |
| Tüm devlet daireleri kapandı döl beyinli yani tüm pasaport ofisleri de kapandı. | Open Subtitles | حَسناً , للأدمغةِ، إنّ الحكومةَ في إضراب لذا كُلّ مكاتب جواز السفر مُغلقة. |
| Bu depolama tankında saklanan mühürlü bir kap vardı. | Open Subtitles | كانت هناك حاوية مُغلقة قبل أن يوضع في سفينةِ الاحتواء. |
| Elinizde sadece kapalı havalandırmalar var. | Open Subtitles | ما لم يمكنكِ إثبات ذلك، كُلّ ما لديكِ هو بضعة مخارج مُغلقة |
| Birbirleriyle böyle haberleşiyorlar. kapalı devre bir iletişim ağı. | Open Subtitles | هكذا يتحدّثون سويًّا، شبكة اتّصال مُغلقة. |
| Benzin istasyonları kapalı tabii ki. | Open Subtitles | حسناً محطة البنزين مُغلقة لابطارية كُلّ شيء بخير؟ |
| Gözleri kapalı diye seni duyamadığını mı sanıyorsun? | Open Subtitles | أتعتقد أنه لا يستطيع سماعك لأن عينيه مُغلقة ؟ |
| Gizli delil kapalı bir oturumda açıklanacak. | Open Subtitles | الأدلة السّرية سوف يتم تقيمها في جلسّة مُغلقة. |
| Peruklar çıksın. kapalı oturumdayız. | Open Subtitles | لنخلع الباروكة، لا داعي إليها لإننّا في جلسّة مُغلقة. |
| Bu duvarlar arasında daha kolay avlar varken Kasap, kilitli zindanlarla uğraşmaz. | Open Subtitles | السفاح لن يُزعج نفسه بدخزل زنزانة مُغلقة ، بينما هناك فرائس سهلة المنال بين جنبات تلكَ الجدران. |
| Tüm kapı ve pencerelerin kilitli olduğuna emin misiniz? | Open Subtitles | متأكد أن كل الأبواب والنوافذ كانت مُغلقة ؟ |
| Ama ben odamı hep kilitli tutarım ve kimse klavyemi kurcalamadı. | Open Subtitles | لطيفة {\fnAdobe Arabic}،لكنّي أبقي غرفتي مُغلقة ولمْ يعبث أحد بلوحة مفاتيحي. |
| kapandı ama yok olmadı. Yaydığı mistik enerji hâlâ bu bölgede yoğun. | Open Subtitles | إنها مُغلقة ، لكنه لا يذهب فالطاقة الباطنية المنبعثة مازالت مركزة في هذا المكان |
| Uçak kapandı. Biniş kartınız lütfen. | Open Subtitles | الطائرة مُغلقة تذكرة الركوب من فضلك |
| Şiddetle önerim şu ki ileri araştırmalar yapılana kadar bu bilgi mühürlü kalmalıdır. | Open Subtitles | توصيتي هي أن نُبقي هذه المعلومات مُغلقة. حتى يتم إجراء المزيد من البُحوث بشأن الأمر. |
| Ayrıca dava kapanmış gibi hareket ediyorlar ki bunu yapmamalılar. | Open Subtitles | وهم يتصرّفون وكأنّ القضيّة مُغلقة ولا يُفترض بهم ذلك. |
| On yıl önce, zehirli atık dökülmesinden sonra kapatıldı, içeride elektrik ya da su yok, ve arkamdaki güvenlik tellerini geçmek suç sayılıyor. | Open Subtitles | مُغلقة منذ عشر سنوات بعد كارثة السُموم الضخمة إنّها بدون كهرباء أو مياه وتعتبر جريمة إذا تجاوزت هذا السياج الأمني لتصبح خلفي .. |
| Bütün ışıklar kapalıydı. | Open Subtitles | والأضواء كان مُغلقة لذا لم يكُن هُناك أي عامل مُحفز.. |
| Güvenlik kameraları hücrelerde kapatılmış. | Open Subtitles | كاميرات المُراقبة في الحبس الإنفرادي كانت مُغلقة. |
| Araba kilitliydi. Bizde bu şekilde tuttuk. | Open Subtitles | {\pos(190,210)}، السيارةُ مُغلقة لقد أبقيناها على حالٍها |
| Yat iskelesindek igüvenlik kameraları dün gece 11 ile sabah 7 arasında onarım için kapalıymış. | Open Subtitles | الكاميرات الأمنية التي تُغطي مرسى اليخوت كانت مُغلقة للإصلاحات ليلة البارحة بين الـ11: 00 والـ7: |
| - Dudaklarım mühürlüdür. | Open Subtitles | - شفاهي مُغلقة. |