| Hey, daha başarılı olacağımı biliyorsun ama daha fazla denememi istiyorsan... | Open Subtitles | ظننت أنني كنت ناجحا ولكن إذا أردتي أن أجرب بقوة أكبر |
| Doug'la nişanlanmıştı çünkü başarılı ve ahlaklı birisiydi ve fedakarlığın kıymetini biliyordu. | Open Subtitles | خطبت لـ دوغ لأنه كان لطيفاً و ناجحا و يفهم جمال الالتزام |
| Hadi araştırıp ne kadar mutlu, başarılı ve harika bir hayatı olduğunu görelim. | Open Subtitles | إذن لنبحث عنه و نرى كيف أصبح حاله رائعا و ناجحا و مدهشا |
| Elbette çok yeteneklisiniz ama bu kadar başarılı olacağınızı hayal etmiş miydiniz? | Open Subtitles | بالتأكيد أنت موهوب و لكن هل حلمت يوما أنك ستصبح ناجحا للغاية؟ |
| Hayatın üç önemli alanının ikisinde, henüz 30 yaşındayken, Len inanılmaz derecede başarılıydı. | TED | في إثنتين من ثلاثة مناطق فى حياة لين و هو فى الـ30 من عمره, كان لين ناجحا بشكل هائل. |
| Chandler'in bu videosunda görebileceğiniz gibi epey başarılı, onunla tanışmamızdan iki ay sonra geri takla atmaya başladı. | TED | كان ذلك ناجحا, كما تشاهدون من خلال هذ المقطع لشاندلر, بعد شهرين من لقائي بها, تقوم هنا بشقلبتها الخلفية. |
| Eğer program başarılı olursa, bunun sadece hastaneyle sınırlı kalması için hiçbir sebep olmadığı yaklaşımındayız. | TED | نحن نسير علي منهج، إذا كان ناجحا لا يوجد أي سبب لكي يبقى داخل مستشفى. |
| Çocuklara, matematikle ilgili mirasları olduğunu gösteren başarılı bir öğretimdi, bu sadece şarkı söylemek ya da dans etmek değildi. | TED | اذا كان أمرا ناجحا جدا تدريس أطفال لديهم هذا التراث من علوم الرياضيات, ليس فقط عن الغناء والرقص. |
| Fakat eğer başarılı olmak istiyorsanız, aslında yapmanız gereken bunun tam tersi. | TED | لكن ذلك في الواقع هو عكس ما عليك القيام به إن أردت أن تكون ناجحا. |
| Yalnız hissetmek yerine, kafasını çalışmaya verdiğini, metanetini koruduğunu ve başarılı olma arzusuna tutunduğu söyledi. | TED | رد قائلًا بالرغم من الشعور بالوحدة، كان يلقي نفسه في عمله فقط، وبنى استراتيجيات حول مثابرته ورغبته بأن يكون ناجحا. |
| Ve bir aktör olarak hayatta başarılı olabileceğimi keşfettim, suça bulaşmadan, kimseyi aldatmadan, yalan dolan konuşmadan. | TED | و أكتشفت إمكانية أن أكون ناجحا في حياتي كممثل, من دون الإتيان بأي جرم , من دون خداع أحدهم و من دون الكذب. |
| İşte size başarı hakkında bir içgörü. Her konuda başarılı olamazsınız. | TED | وهذه فكرة عما اظنه عن النجاح أولا لا يمكنك ان تكون ناجحا في كل شيء |
| başarılı olup olmadığını sorun. | TED | تحدّث إليه وحاول معرفة ما إذا كان كان هذا الأمر ناجحا أم لا. |
| Çok başarılı değildi. | TED | لم يكن ناجحا كبيرا. وهلم جرا وهكذا دواليك. |
| Mevcut finansal zorluklarınıza rağmen... sizi başarılı bir adam yapan çok parlak bir zekaya sahipsiniz. | Open Subtitles | رغم ظروفك المادية الحالية, فانت تملك المهارة والذكاء التى تجعل منك رجلا ناجحا. |
| Görevimizin adı aya gidemeyip sağlam bir şekilde, geri dönmek, başarılı fiyasko! | Open Subtitles | لقد قالوا أن تلك المهمة كانت فشلا ناجحا لقد عدنا بامان لكننا لم نصل مطلقا إلى القمر |
| Seçiminizi yapın. Böylece başarılı olabilirsiniz. | Open Subtitles | اتخذ قراراتك لانك ستكبر لتصبح ناجحا في المستقبل |
| Tüm hayatım doyunca daha iyi görünebilmeyi daha zengin olmayı, daha başarılı, yetenekli olmayı diledim. | Open Subtitles | تمنيت دوما أن أكون وسيما ثريا , ناجحا , موهوبا |
| Nasıl olup da bu adamlarla yatarken, bir yandan da hukuk fakültesini bitirdiğini ve başarılı bir avukat olduğunu merak etti. | Open Subtitles | تساءلت كيف أنها فعلت كل هؤلاء الرجال وفعلت لها شهادة في القانون وأصبح محاميا ناجحا. |
| Manifestonuzu meclise götürün, kesinlikle başarılı olacaktır. | Open Subtitles | خذواً بيانكم لمجلس النواب، وسوف يكون ناجحا |
| -Dişçi olarak kocam gayet başarılıydı. | Open Subtitles | ماذا عن أبوها؟ زوجى كطبيب أسنان كان ناجحا جدا |