| Tanrı Ona karşı olan öfkemizle başa çıkabilir. | Open Subtitles | الرب يمكنه التعامل مع الامر اذا أحسسنا بالغضب ناحيته |
| Mavi kapüşon takmış, telefonla konuşan bir adam var. Ona doğru yürü ve tam yanında dur. | Open Subtitles | هناك رجل يرتدى حلة زرقاء و يتحدث بالهاتف اتجه ناحيته وتوقف |
| Ona ateş edersen kurşunlar suya dönüşür. | Open Subtitles | إذا أطلقت النار ناحيته, فالطلقات تتجه إلي الماء. |
| Lütfen, Maureen, bunu yapamazsın, onun sorumluluğunu üstlendin. | Open Subtitles | أرجوكِ يا مورين , لا تقومى بذلك لديكِ ألتزام ناحيته |
| Bunu yapmamam gerekirdi ama onun için çok üzüldüm. | Open Subtitles | أعلمأنيلم يتوجبعلى فعل ذلك . شعرت بالأسف ناحيته فحسب |
| Venedik denize bağımlıydı ve bu da onu denizden gelen saldırılara karşı savunmasız yapıyordu. | Open Subtitles | فينيسيا التي تعتمد على البحر عرضة دوما للهجوم من ناحيته لذا فإن آلة جديدة |
| Sonra da kütüphanenin kapısına bakışınızı, kuşkuları Ona yöneltmek için kullandınız. | Open Subtitles | واستخدمتى نظرتك تجاه باب المكتبة لتثيرى الشك ناحيته |
| Artık babam da olmadığına göre fark ettim ki Ona dair sahip olabileceğim en yakın kişi sensin. | Open Subtitles | بعد موت والدي أدركت أنّك الأقرب لي مِنْ ناحيته |
| Ona doğru yürüdüğümü görünce. | Open Subtitles | اتجهت ناحيته و لكنه لم ينتبه لى |
| Tabii, Ona şüphelerini açıklayana kadar. | Open Subtitles | إلا إذا شرحت له سبب ريبتك ناحيته |
| - Ona silah çektim tabii birkaç şey daha var. | Open Subtitles | ...وجهت مسدس ناحيته بالإضافة لأشياء أخرى |
| Kimse Ona iyi davranmamış. | Open Subtitles | لم يكن أحد يبدى عطف ناحيته |
| Bakın, General, bizim için yapmadığını bilerek burada oturmak kolay, ama bir de onun tarafından bakın. | Open Subtitles | ونحن نعرف أنه لم يفعلها ولكن انظر للأمر من ناحيته |
| onun için bişeyler hissettiğime inanamıyorum | Open Subtitles | لا أستطيع أني تركت نفسي أشعر بأي شئ ناحيته |
| Artık onun zararsız olduğunu biliyoruz. Tehdit yok edildi. | Open Subtitles | والآن، نحن نعلم أنه غير مؤذٍ لا يوجد تهديد من ناحيته |
| Öyle gözüküyor ki Emily Thorne onun zayıf noktası... | Open Subtitles | يبدو أنها تعاني من ضعف لا يمكن تفسيره ناحيته |
| Babam, ben gençken öldü, ben de onun içi aynı şeyleri düşünüyorum. | Open Subtitles | لقد مات والدي عندما كنتُ صغيراً وأعلمُ أنَّني قد شعرتُ بنفسِ الشعورِ ناحيته |
| Ona karşı hiçbir şey hissetmediniz mi? | Open Subtitles | ألم تشعرى بأى شعور ناحيته ؟ |
| Herkes Ona karşı birşeyler hissettiğini biliyor. | Open Subtitles | الكل يعرف ان لديكِ شيء ناحيته |
| - Bu adama karşı olan kişisel duygularını bir kenara bırak. | Open Subtitles | -حددي شعورك ناحيته |