| Bazense, zihinde bir sahne canlandıracak biçimde konuşuruz. | TED | وقد نتحدث في مناسباتٍ أخرى بأسلوبٍ يستحضر مشهداً مصوراً صغيراً |
| Pekala ergenlikten çık ta bunu konuşuruz. | Open Subtitles | حسناً, توقف عن النضوج و سوف نتحدث في الأمر |
| Hadi sessiz bir yere gidip bunu konuşalım. | Open Subtitles | والآن ، هيا نذهب لمكان هادئ لكي نتحدث في هذا الأمر |
| Diana, iyice düşünemedin, gel bunu konuşalım. | Open Subtitles | أنتِلاتفكرينبوضوحيادايان ، دعينا نتحدث في الأمر |
| konuşmamız gerek. Yukarı çıkalım. | Open Subtitles | يجب أن نتحدث في مكان هاديء , لنذهب للأعلى |
| Bu konu bizi hiç ilgilendirmez. Geleceği kesin mi? | Open Subtitles | لن نتحدث في هذا الأمر أواثق أنه قادم؟ |
| Odada bulunmayanlar adına, onların lehine konuşmalıyız diyorum, özellikle de hayatımız ve bedenlerimizle ilgili kararların verildiği odalarda. | TED | أقصد أن نتحدث في الغرف مع غير الحاضرين فعلياً، بالتحديد، في تلك الغرف حيث تُصنع القرارات حول أرواحنا وأجسادنا. |
| Tüm bunlar senin sayende oldu. Bak ne diyeceğim, sen biraz uyu, sabah konuşuruz. | Open Subtitles | أتعرف ماذا , لما لا تنام الأن و سوف نتحدث في الموضوع صباحا |
| Eve gidersin, güzel bir uyku uyursun, sonra yarın tekrar konuşuruz, olur mu? | Open Subtitles | تذهبين إلى منزلك حيث يمكنك النوم ومن ثم نتحدث في الغد |
| Konuşmak istiyorsan hastanede konuşuruz. | Open Subtitles | إذا أردت التحدث يمكننا أن نتحدث في العمل |
| -Sonra konuşuruz tamam mı? | Open Subtitles | يجب أن نتحدث في وقت لاحق، حسنا؟ |
| Bir duş alıp bunu konuşalım mı? Shelley! | Open Subtitles | شيلي يمكنك اخذ حمام ومن ثم نتحدث في ذلك الأمر |
| Koridorda konuşalım. Yumruğum seni bekleyecek. | Open Subtitles | ـ دعينا نتحدث في الردهة ـ سأكون في الإنتظار |
| Ben çay yapayım, oturup konuşalım. İyi fikir. | Open Subtitles | ما رأيكم لو حضرت بعض الشاي، و نجلس و نتحدث في الأمر |
| Sanırım bunun amacımızı nasıl tehlikeye attığı... konusunu konuşmamız gerekiyor. | Open Subtitles | أظن أنه يجب أن نتحدث في كيف يمكن لهذا أن يعرقل أهدافنا |
| Sanırım bunun hedeflerimizi nasıl etkileyeceğini konuşmamız gerekiyor. | Open Subtitles | أظن أنه يجب أن نتحدث في كيف يمكن لهذا أن يعرقل أهدافنا |
| Bu konu bizi hiç ilgilendirmez. Geleceği kesin mi? | Open Subtitles | لن نتحدث في هذا الأمر أواثق أنه قادم؟ |
| Biliyor musun, eğer bir su ısıtıcı alacaksak, bunu konuşmalıyız. | Open Subtitles | إن كنا نحتاج لشراء سخان مياه فيجب أن نتحدث في هذا |
| Bu konuda konuşmasak? | Open Subtitles | هل يمكننا الا نتحدث في هذا الموضوع من فضلك؟ |
| Dördüncü kişi benim körlüğümden oldukça memnun, şimdi iş konuşabilir miyiz? | Open Subtitles | لو الشخص الرابع تأكد بأني أعمى دعينا نتحدث في العمل |
| Bir kere de iş konuşmayalım. | Open Subtitles | الشمس مشرقة و اليوم جميل أيمكن ألا نتحدث في العمل لمرة؟ |
| - Neden bunu cumartesi günü konuşmuyoruz? | Open Subtitles | لِمَ لا نتحدث في ذلك الأمر السبت المقبل؟ |